Amaç: Redüksiyon mammoplasti (RM) operasyonları sıklıkla meme küçültme ve asimetri düzeltilmesi için yapılmaktadır. İnvaziv meme karsinomu (İMK) gelişme riski yüksek hastalarda bu materyallerin değerlendirmesi prekanseröz lezyonların ya da kansere eşlik edebilecek lezyonların saptanması açısından önemlidir. Bu çalışmada RM materyallerinde görülen proliferatif ve non-proliferatif lezyonların histopatolojik ve klinik özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmaya 2020 ve 2023 yılları arasında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi hastanesinde estetik amaçlı (jinekomasti hariç) olarak opere edilmiş olan, 214 RM olgusu (402 örnek) dahil edildi. Olguların yaşları, lezyonların lokalizasyonu ve bilateralitesi ve proliferatif ve non-proliferatif lezyonlar değerlendirildi.
Bulgular: RM olgularının yaş ortalaması 38,5±10,9 yıl idi. RM materyallerinde en sık rastlanan lezyon apokrin metaplazi idi. Tüm RM olgularının %24,8 (n=53)’inde proliferatif ve non-proliferatif lezyonlar bilateral olarak saptandı. En çok bilateralite gösteren lezyon intraduktal papillom, çoğunlukla unilateral olan lezyon ise duktal ektazi idi. %0,2 (n=1) duktal karsinoma in situ olgusu ve %0,9 (n=4) lobüler karsinoma in situ olgusu saptandı.
Sonuç: Yüksek riskli lezyonların tespiti uygun klinik takip için önemlidir. Bu çalışmada RM olgularında önemli oranda yüksek riskli proliferatif lezyonlar saptanmıştır. Yüksek riskli proliferatif lezyon saptanan hastaların gelecekte kanser riski açısından daha sıkı takip edilmesi gerekmektedir. Ayrıca estetik amaçlı yapılan mamoplasti operasyonlarında bu lezyonların gözden kaçırılmaması amacı ile makroskopik incelemenin dikkatli yapılması büyük önem taşımaktadır.
Aim: Reduction mammoplasty (RM) operations are frequently performed for breast reduction and asymmetry correction. Evaluation of these materials is important in patients at high risk of developing invasive breast carcinoma (IBC) to detect precancerous lesions or lesions that may accompany cancer. This study aimed to evaluate the histopathologic and clinical features of proliferative and non-proliferative lesions in RM materials.
Material and Methods: In this study, 214 cases (402 specimens) of RM operated for aesthetic purposes (except gynecomastia) at Eskişehir Osmangazi University Hospital between the years 2020 and 2023 were included. The age of cases, location and bilaterality of the lesions, and proliferative and non-proliferative lesions were evaluated.
Results: The mean age of RM cases was 38.5±10.9 years. The most common lesion was apocrine metaplasia in RM materials. Proliferative and non-proliferative lesions were found bilaterally in 24.8% (n=53) of all RM cases. The most common bilaterality was intraductal papilloma and the most common unilateral lesion was ductal ectasia. 0.2% (n=1) case of ductal carcinoma in situ and 0.9% (n=4) cases of lobular carcinoma in situ was found.
Conclusion: Detection of high-risk lesions is important for appropriate clinical follow-up. In this study, high-risk proliferative lesions were found considerably in RM cases. Patients with high-risk proliferative lesions should be followed up more closely in terms of cancer risk in the future. In addition, it is crucial to perform a careful macroscopic examination in mammoplasty operations performed for aesthetic purposes to avoid missing these lesions.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Patoloji |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 10 Ağustos 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ağustos 2024 |
Gönderilme Tarihi | 29 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 22 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 26 Sayı: 2 |