Birçok bilim dalı için -nöroloji, psikoloji,
felsefe, tarih gibi disiplinlerin tartışma konusu olan bellek kavramı toplumla
ilişkilendirildikten sonra mimarlık disiplininde de yer almaya başlamıştır.
Mekânların belleğin oluşturma aracı olması ya da hatırlatılması konusunda uyarı
bir nesne olması bellek kavramının mimarlık disipliniyle doğrudan ilişkili
olduğunu kanıtlar niteliktedir. Bireyin belleği yalnızca bireysel anılarıyla
değil toplumsal etkileşimin yaşandığı kamusal alanlarda deneyimledikleri
mekânsal pratiklerle de oluşmaktadır. Varlığımızı sürdürdüğümüz yapılı çevrede
toplumun ortak belleğinin oluşması birçok şekilde gerçekleşmektedir. Bu
oluşumlara etki eden ve somut bir biçimde her zaman karşımıza çıkan başlıca
etki mimari çevredir. Bu noktada devreye giren mimari, hızla değişen ve gelişen
küresel döneme ayak uydurmakta güçlük çeken toplumda kimi zaman bellek kesintilerine
neden olmaktadır. Kolektif belleğin zedelenmesi mekân duygusu (sense of place),
aidiyet, topluluk duygusunun zayıflamasına ve yer kimliğinin kaybolmasına neden
olduğundan, bireyselleşmiş, sağlıksız toplulukların ortaya çıkmasına neden
olmaktadır. Bu çalışma kolektif bellek kavramının literatürde irdelenerek,
kolektif mekânların tespit edilmesi için bir yöntem önermeyi amaçlamaktadır.
Bireysel belleklerde oluşan imgelerin toplum için ortak olup olmadığını veya
hangi mekânların bellekte ortak olduğunu irdelemek için sözlü mülakat ve zihin
haritalarından oluşan iki bölümlü anket yöntemi kullanılmıştır. Tespiti yapılan
mekânları hatırlama ve unutma döngüleri başlıkları altında ayırarak var olan
tehditler ve potansiyeller ortaya konmuştur. Yapılan bu tespitlerin gelişim
rotası üzerinde bulunan kimlikleşme kaygısına rehber olması hedeflenmektedir.
INERS'19
umas-19338
The concept of memory, which is the subject of
discussion of disciplines such as neurology, psychology, philosophy, and
history, started to take place also in the discipline of architecture. The fact
that spaces are a warning object for the creation or reminder of memory proves
that the concept of memory is directly related to the discipline of
architecture. The memory of the individual is not only formed by individual
memories but also by the spatial practices they experience in public spaces
where social interaction takes place. The common memory of the society in the
built environment in which we exist is realized in many ways. The main
influence that has always been seen in concrete form is the architectural
environment. The architecture that came into play at this point sometimes
causes memory disruptions in the society which has difficulty in keeping up
with the rapidly changing and developing global era. Since the collective
memory damage causes sense of place, belonging, weakening of the sense of
community and loss of place identity, it leads to the emergence of
individualized, unhealthy communities. This study aims to propose a method for
identifying collective spaces by examining the concept of collective memory in
the literature. The recommended method consists of four stages; Contextual
investigation of the architectural environment, determination of the
demographic characteristics of the society as a part of the architectural
environment, verbal interview with individuals and mental maps. The research aims
to reveal the threats and potentials for urban identity by identifying the
memory cycles of collective memory spaces. With this proposed method,
determination and preservation of urban identity through collective memory
spaces are aimed.
umas-19338
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | umas-19338 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 8 Sayı: 2 |