Classical Turkish poetry, with its centuries-old adventure, has continued its development process in every period, it has produced and has become a classic by forming an important part of our cultural history. This poem, which has a rich imagination and artistic refinement, also includes poets that we define as classical. This poem, which acts as a bridge between the past and the future, continued on its way in the triangle of dear-lover-rival. In this respect, there is dear in the center of classical Turkish poetry. The beloved has been seen as the pinnacle of beauty in all aspects and has always been exalted. As a way of expressing these intense feelings, we see that the poet conveys her intense feelings through her 'dear type' and in this direction, we see her view of life and her view of society. So much so that the expression of this type with honorific adjectives attaches great importance to every part of it. The aim here is to show her majesty and power by personalizing every organ of the type and prolonging the word. In this way, even if the place where the dear is not found in the garden of paradise, it is worthless. In this regard, her beauty elements are boundless and everything in her is considered beautiful. Within this tradition of poetry, every poet has used various analogies to state the love for the beloved and to describe her fascinating beauty. Poets, who indicate the impressive beauty of the dear in such a striking way, have made the lovers addicted to the dear's hair and announced the qualities of her beauty. In this study, the general definition and use of hair, which is one of the elements of beauty that Sehi Bey, the first biographer of the 16th- century poet, dealt with in his Divan and analogies of this element is subjected will be discussed.
Klâsik Türk Şiiri, yüzyıllara dayanan serüveniyle ürün verdiği her dönemde gelişimini sürdürmüş ve Türk kültür tarihinin önemli bir kısmını teşkil ederek klâsikleşmiştir. Zengin bir hayal dünyasına ve sanatsal inceliğe sahiptir. Geçmiş ile gelecek arasında köprü görevi üstlenen bu şiir, sevgili-âşık-rakip üçgeninde yoluna devam etmiştir. Klâsik Türk Şiirinin merkezinde bulunan sevgili, her yönüyle güzelliğin zirvesi olarak görülmüş ve daima yüceltilmiştir. Bu yoğun duyguları ifade ediş biçimi olarak şairin, “sevgili tipi” üzerinden aslında içinde yaşadığı yoğun duyguları dışa vurduğunu ve bu doğrultuda da onun hayat görüşünü ve onun topluma bakışını görürüz. Öyle ki, bu tipin yüceltici sıfatlar ile ifade edilmesi, onun her uzvuna büyük önem yüklemektedir. Buradaki amaç, tip üzerinde bulunan her uzvu kişileştirme yoluyla onun yüceliğini ve kudretini göstermek hem de sözü uzatmaktır. Bu minvalde Sevgilinin bulunmadığı yerin cennet bahçesi olsa bile dahi bir kıymeti yoktur. Bu açıdan onun güzellik unsurlarının ucu bucağı yoktur ve onda bulunan her şey güzel kabul edilmektedir. Her şair, sevgiliye duyulan aşkı ifade etmek ve onun büyüleyici güzelliğini anlatmak için çeşitli benzetmelere ve kişileştirmelere başvurmuştur. Şairler, âşıkları sevgilinin saçının müptelası hâline getirmişlerdir. Bu çalışmada, 16.yüzyıl şairi ve tezkire yazarı Sehî Bey’in, Divan’ında ele aldığı güzellik unsurlarının başında gelen saçın ne gibi benzetmelere tabi tutulduğu ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 14 Nisan 2022 |
Kabul Tarihi | 15 Haziran 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 1 |
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Karamanoglu Mehmetbey University Journal of the Faculty of Letters is lisensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-No Derivative 4.0 International License.