Problem Durumu: Gelecek, doğası gereği belirsizdir. Bu belirsizlik
gelecekle ilgili endişe hissine neden olabilir. Aslında endişe temelde
gelecekteki olasılıklar ve tehditlerden beslenir. Kaygı ise strese neden olan
kontrol edilemez bir endişe halidir. Gelecek kaygısı (GK) kaygının özel bir
formudur ve kişisel geleceğe dair risk içeren değişimlerden doğacak
belirsizliklere katlanamama ve bundan dolayı korku ve kaygı duyma durumudur.
Geleceğe yönelik kaygılı bir yaklaşım ise, bireylerin motivasyonlarını ve
sağlıklı planlama becerilerini etkileyerek, kendini beslemeye devam eder.
Bilişsel model,
düşünce biçimlerinde değişim olduğunda, bunun duygu ve davranışlara yansıdığını
ifade eder. Bu nedenle, GK ile baş etmede, gelecekle ilgili olumsuz inançları
yeniden yapılandırmak GK müdahalelerinde temel konudur. Bilişsel-davranışçı
terapi yaygın kullanılan bir terapi yöntemi olup, özellikle çeşitli kaygı
tedavilerinde etkililiği kanıtlanmıştır. Literatürde kaygı ile baş etme
konusunda pek çok araştırma bulunsa da, GK ile yapılan deneysel çalışmaya
rastlanmamıştır.
Araştırmanın Amacı: Türkiye'de toplam nüfusun %16.5'ini
genç nüfusun oluşturduğu düşünüldüğünde, genç bireylerle yapılacak bu
çalışmanın yaygın etkisinin olacağı düşünülmektedir. Ayrıca, GK ile ilgili baş
etme yöntemleri, bireylerin geleceğe daha güvenli bakması ve yaşamlarının
verimliliğini artırması açısından önemli görülmektedir. Bu çalışmanın amacı,
bilişsel davranışçı yaklaşıma dayalı olarak geliştirilen gelecek kaygısıyla baş
etme beceri eğitimi grup
uygulamalarının üniversite öğrencilerinin
gelecek kaygılarına etkisini araştırmaktır.
Araştırmanın Yöntemi: Bu araştırma yarı karma desene göre
tasarlanmıştır. Yarı karma desende nitel ve nicel veriler toplanır, sonrasında
nitel ve nicel bulguların bütünleşmesi azdır ya da yoktur. Çalışmaya başlamadan
önce araştırmanın uygulanabilirliği açısından etik kurul raporu alınmıştır.
Üniversite yönetiminden gerekli izinler alındıktan sonra, üniversite internet
sayfasından gelecek kaygısıyla baş etme beceri eğitim programı yapılacağına
dair ilana çıkılmıştır. 60 öğrenci başvuruda bulunmuş ve depresyon puanları
yüksek olanlar ile son zamanlarda travma yaşantısı olanlar (13 kişi)
araştırmaya dahil edilmemiştir. 47 kişi ile ön görüşme yapılmış ve veri toplama
araçları uygulanmıştır. Adaylar arasından deney ve kontrol grubu için sırayla
ve seçkisiz olarak üyeler seçilmeye başlamış ve her grup için 15 üye olana
kadar bu süreç devam etmiştir. Uygulamalar esnasında bir üye grubu bıraktığı
için kontrol grubundan da bir üye çıkarılmıştır. Deney ve kontrol gruplarının
Sürekli Kaygı Ölçeği (SKÖ), Olumlu Gelecek Beklentileri Ölçeği (OGBÖ) ve Hata
Yapma Beklentileri Ölçeği’nden (HYBÖ) aldıkları ön-test puanları arasında
anlamlı farklılığın olmadığı belirlenmiştir [Sırasıyla t(26)=-1.07; p>.05; t(26)=1.53;
p>.05; U=83.50, p>.05].
Katılımcılar Ege
Bölgesi’ndeki bir üniversitenin farklı bölümlerinde devam eden 21-24 yaş arası
bireylerdir. Deney ve kontrol grubu için yaş ortalaması sırasıyla 20.21 ve
20.92’dir. Deneysel uygulamalar kapsamında oturumlar, Robichaud ve Dugas’ın
genel anksiyete ile baş etmede önerdiği BDT temelli protokol dikkate alınarak
geliştirilmiştir. 8 oturumdan (her biri 90 dakika) oluşan program 4 uzman
tarafından incelenmiş ve düzeltilmiş, programa son hali verilmiştir. İzleme çalışması
için veriler son oturumdan dört hafta sonra toplanmıştır. Oturumlarda bilişsel
davranışçı yaklaşımın önerdiği teknikler kullanılmıştır. Her oturum duygu-durum
kontrolü ile başlamış, önceki oturumun özetlenmesi, ödev kontrolü, ısınma
egzersizi, güncel oturumun etkinliği, güncel oturumu değerlendirme ve sonraki
oturumun ödevi şeklinde devam etmiştir.
Elde edilen nicel
veriler SPSS 17.0 ile analiz edilmiştir. Normal dağılım gösteren ölçme araçları
için karışık ölçümler için ANOVA testi kullanılmış, normal dağılım göstermeyen
ölçümlerde Mann Whitney U testi uygulanmıştır. Nitel verilerin analizinde
içerik analizi tekniğine başvurulmuştur. Katılımcılardan Grup Süreci Genel
Değerlendirme Formu aracılığıyla elde edilen verilerle kodlama işlemine
gidilmiş, iki araştırmacı tarafından yapılan iki ayrı kodlaması arasında %87.68
oranında tutarlılık görülmüştür. Elde edilen kodlar ile temalar
oluşturulmuştur.
Araştırmanın Bulguları: Nicel bulgular. Deney ve kontrol
grubundaki üyelerin OGBÖ’den aldıkları ön-test ve son-test puanlarını
incelemeye yönelik yapılan karışık ölçümler için iki faktörlü ANOVA testi
sonucuna göre, grubun ana etkisi istatistiksel olarak anlamsızken
[F(1-26)=3.033; p>.05], ölçümün ana etkisi [F(1-26)=14.302; p<.001] ve
grup*ölçüm ortak etkisi [F(1-26)=23.351; p<.001] istatistiksel olarak
anlamlı bulunmuştur.
SKÖ ve HYBÖ ile
elde edilen puanlar ile Mann Whitney U testi yapılmıştır. Deney grubunun bu iki
ölçme aracından aldıkları puanlar, kontrol grubunun puanlarına göre anlamlı
olarak farklılaşmaktadır (SKÖ, U=49.00 p<.05; HYBÖ, U=44.00, p<.05).
Nitel bulgular. Grup Süreci Genel Değerlendirme Forumu’ndan elde edilen
ilk bulguya göre, grup üyelerinin
tamamına yakını kişisel amaçlarına büyük oranda ulaştığını ifade etmiştir. Elde
edilen diğer bir bulgu da, grup üyeleri düşünce davranış ve duygu ile ilgili
değişim farkındalıkları olduğunu belirtmiştir.
Son olarak
üyelerin doldurduğu Genel Değerlendirme Formu’ndan elde edilen yanıtlar
kodlanarak, kodlar kategoriler halini almıştır. Elde edilen kategoriler ile
temalar oluşturulmuştur. Bu temalar şunlardır: GK ile ilgili düşüncelerin
yeniden yapılandırılması, gelecekteki ihtimallerle ilgili problem çözme
becerileri, GK’yi tanıma ve gelecek umudu, rahatlama metotları. Tüm nitel
bulgular, beliren temaların oturum amaçlarıyla örtüştüğü yönünde
yorumlanmıştır. Bu noktada, nitel bulgular aynı zamanda, nicel bulgularda deney
grubu lehine oluşan değişimi destekler niteliktedir.
Araştırmanın Sonuçları ve Önerileri: Nicel bulgularda
elde edilen sonuçlara göre bilişsel davranışçı yaklaşım temelli GK ile baş etme
psiko-eğitim programının, üniversite öğrencilerinin olumlu gelecek
beklentilerini artırmada, sürekli kaygılarını ve hata yapma beklentilerini
düşürmede etkili olduğu söylenebilir. Bu sonuç kaygı ile ilgili bilişsel
davranışçı yaklaşım temelli müdahalelerin rapor edildiği çalışmalarla benzerlik
göstermektedir.
Nitel bulgulardan
elde edilen sonuçlar da, grup üyelerinin geleceğe yönelik mantıksız
düşüncelerinin yerini rasyonel düşüncelerin aldığı ve mantıklı düşüncelerle
birlikte üyelerin kaygılarında azalma meydana geldiği ve daha iyi hissettikleri
görülmektedir. Bu bulgular benzer çalışmalarla paralellik göstermektedir.
Bu araştırmanın
bir sınırlılığı, grup üyelerinin klinik olmayan örneklemden seçilmesidir.
Benzer çalışmalar farklı örneklemlerle yürütülebilir. İkinci bir sınırlılık,
GK’yi doğrudan ölçen bir ölçme aracının olmaması ve ölçümlerin GK ile ilişkili
değişkenlerle yapılmış olmasıdır. Gelecek araştırmalarda benzer bir çalışma
gözlem ve görüşme gibi güçlü nitel araştırma metotlarıyla yapılabilir.
Problem
Statement: Future Anxiety (FA) and Trait Anxiety (TA) have
negative effects on individuals’ productivity, which can lead them to feelings
of insecurity and eventually depression. Knowing more about future anxiety
helps people feel more secure and produce more effectively for themselves, and
eventually for society. This research examined the efficacy of a
cognitive-behavioral theory (CBT)-based training program on FA and TA.
Purpose
of the Study: This study aimed to examine the effectiveness of a
CBT-based training program on the FA and TA of university students.
Method: A
quasi-mixed methods design was used for this study. The sample consisted of 28
university students (14 experimental, 14 control) in a public university in the
Aegean Region of Turkey during the 2015-2016 academic year. Brief Symptom
Inventory and Beck Depression Inventory were used to select participants for
group processes. The Personal Information Form, Trait Anxiety Inventory,
Positive Future Expectations Inventory, and Anxiety of Making Mistakes Scale
were used as quantitative data collection instruments. Qualitative data were
obtained using the General Evaluation of Group Processes form. Eight sessions
were designed and applied to the experimental group. No procedures were applied
to the control group. Quantitative data were analyzed using two-way repeated
measures ANOVA, paired samples t-test and Mann Whitney U. A thematic analysis
was also applied to the qualitative data.
Findings
and Results: Results revealed that a CBT-based Overcoming FA
and TA Skill-Training program decreased university students’ trait anxiety
levels and anxiety about making mistakes, while increasing positive future
expectations.
Conclusions
and Recommendations: The present study found that a skill-training
program based on CBT affected individuals’ future perceptions in an expected
way. Similar research should be conducted with different age groups and
different samples. Further research may focus on developing a measurement for
FA.
Future anxiety trait anxiety psycho-educational group university students.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 16 Sayı: 66 |