In this study, the relation between the word haqq, which is one of the focus concepts of Muslim thought, with the words “haqiqah”, “gerçeklik”, and “doğruluk” is discussed. The importance of the study is directly proportional to its purpose. The most important elements of knowledge are conception/tasawwur and affirmation/tasdiq. The building blocks of conception and affirmation are words. Therefore, the words that are the building blocks of the mind must be correctly connected to the meanings, for a spoken issue to be properly envisioned and approved. However, this is not always possible for reasons such as lack of information, language and reasoning flaws, and conceptual collapse between language and thought. For example, many people, who do not know the Arabic language, think meanings of the Haqq and Haqiqah within their native language system and use them with the meaning of what they load on. Therefore, they reject the using haqq instead of the haqiqah because of the metaphysical meaning of the haqq. On the other hand, the haqiqah concept is contemplated as supreme and on the other side, it is used instead of true. Some scholars also oppose the fact that haqiqah is equated with the reality/gerçek due to its philosophical content. The word “sidq” also means correctness and it is obtained by agreement with the haqq. As stated in the research, the word haqq is more comprehensive than the word haqiqa due to its metaphysical meaning layer. The words "haqiqah" and "gerçek" are existential qualities and are synonymous words belonging to different languages. Being one of the meanings that the word haqq indicates in terms of epistemological value, the concept of “sidq” is obtained with the meaning of haqiqah in terms of correspondence to the things that are haqq.
Bilgi tasavvur ve tasdiklerden oluşmaktadır. Tasavvurların doğru aktarılması, kelimelerin vad‘olundukları anlamlara doğru bir şekilde bağlanması ile mümkündür. Fakat dil ve kültür farklılığı, dilin zamana ve zemine göre değişen bir olgu olması ile bilgi ve muhakeme kusurları, zaman içinde bazı kelimelerin lafız ve mana irtibatının tahrip etmiştir. Bu durum kelimelerin dayandığı dil, düşünce ve varlık irtibatını koparmıştır. Böylece insanların düşünce dünyasında kavramsal çöküşler meydana gelmiştir. Bunun en somut örneği hak ve hakikat kelimelerinde gözlenmektedir. Araştırmada belirtildiği üzere günümüzde bu kelimelerin Arapça aslını bilmeyen veya bunları göz ardı eden birçok insan bu kelimelere, kendi anadilinde yüklediği anlamların sınırları içinde düşünmektedir. Böylece hak ile hakikat arasındaki anlam farkı göz ardı edilmektedir. Hakikat kelimesi ise bir tarafta gerçeklikten yüce görülmekte öte yandan doğruluk kavramı ile özdeşleştirilerek kullanılmaktadır. Bazı araştırmacılar da felsefî içeriğinden dolayı gerçekliğin hakikatle eşitlenmesine karşı çıkmakta, hatta okuyucuların bu durumu yazarın dilinin eksikliğine verip gerçeklik sözcüğünü, hakikatin Türkçe’si gibi düşünmelerini yadırgamaktadır. Bu tespitlerle tasarlanmış çalışmamızda hak, hakikat, gerçeklik ve doğruluk kavramları arasındaki aynılık, benzerlik ve başkalık ilişkisi incelenmiştir. Araştırmada belirtildiği üzere hak kelimesi sahip olduğu metafiziksel anlam katmanından dolayı hakikat kelimesinden daha kapsamlıdır. “Hakikat” ve “gerçeklik” kelimeleri ise varlıksal nitelikler olup farklı dillere ait anlamdaş sözcüklerdir. Bilgisel değer bakımından hak kelimesinin delâlet ettiği anlamlardan biri olan sıdk kavramı da, doğruluk manasında olup bulunuşu hak olan şeylere uygunluk ciheti iledir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 23 Ağustos 2020 |
Kabul Tarihi | 19 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 13 Sayı: 2 |
_____________________________________ ISSN 1309-5803 e-Makâlât Mezhep Araştırmaları Dergisi _______________________________