Üye sayılarının dramatik bir şekilde düşmesine bağlı “sendikal kriz” teması, sosyal bilimlerde yaygın bir kabul görür. Ancak güvencesiz istihdam biçimlerinin yaygınlaşması ve özellikle post-pandemi döneminin ekonomi-politik koşullarına paralel olarak, başta Batı kapitalizmi olmak üzere dünyada sendika üyelik istatistiklerinde bir iyileşme görüldüğüne yönelik tespitlerin sayısı artmıştır. Türkiye’de 6356 sayılı Yasa sonrasındaki istatistikler, benzer bir görünüme sahiptir. Ancak ülkemizde sendikalaşma oranları üzerindeki güncel analizler, söz konusu yükseliş eğilimlerinin yanıltıcı olacağını gösteren çok sayıda faktöre dikkat çeker. Bu nedenle sendikaların krizinin sonuna gelindiğine dair yorumlarda bulunmak kolay olmayabilir. Bu çalışma, ilgili görüşler ışığında 2013.Ocak – 2024.Ocak arasındaki sendikalaşma istatistiklerini işkolu bazında değerlendirerek, kriz ve yükseliş temasının hangi ölçülerde kabul edilebileceğine odaklanmaktadır. Betimsel analizde işkolları, üye sayılarına göre düşük – orta ve yüksek sendikal yoğunluğa sahip olanlar biçimde üç grupta analiz edilmiştir. Bulgular, Türkiye’de bütüncül olarak bir yükseliş eğiliminden bahsetmenin kolay olmadığını teyit eder. İşkollarındaki normalleştirilmiş değişim trendleri, her grupta benzer güce sahip değildir. Ancak özellikle hizmet grubundaki işkollarında canlanma temasıyla benzerlik gösteren eğilimler de yok değildir. Bu eğilimler, sadece niceliksel artışları barındırmaz. Ayrıca daha önce sendikalaşmanın olmadığı bazı alanlarda zayıf ve başlangıç aşamasında da olsa örgütlenme çabasının görünür hale geldiğini gösterir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Çalışma Sosyolojisi, Endüstri Sosyolojisi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 5 Temmuz 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 5 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 5 Haziran 2024 |
Kabul Tarihi | 1 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 1 |