Giriş ve Amaç: Gastrointestinal sistemin subepitelyal lezyonu üzeri normal mukoza ile kaplı lümen içine doğru büyüyen bir lezyon, kitle veya çıkıntı olarak tanımlanır. Üst gastrointestinal sistem endoskopisinde saptanan subepitelyal kitlelerin sıklığı ve bu lezyonlarda endoskopik ultrasonografinin ektinliğini saptamayı amaçladık. Gereç ve Yöntem: Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Gastroenteroloji Kliniğinde Aralık 2012-Mayıs 2017 tarihleri arasında üst gastrointestinal sistem endoskopik incelemesinde subepitelyal lezyon saptanıp lineer endoskopik ultrasonografi yapılan hastalar retrospektif olarak incelendi. Hastaların yaş, cinsiyet gibi demografik verileri, üst gastrointestinal sistem endoskopide tanımlanan lezyonlar ve yerleşim yerleri, ince iğne aspirasyon sitolojisi sonuçları retrospektif olarak incelendi. Lezyonun boyutu, yapısı, köken aldığı duvar katı, çevre doku ile ilişkisi değerlendirildi. Bulgular: Toplam 14030 üst gastrointestinal sistem endoskopi’den 64 vakada (%0.45) subepitelyal lezyon saptandı. Yaş ortalaması 53.44 (min-maks: 25-79) yıl idi. Cinsiyetler arasında benign malign ayırımında istatistiksel fark yoktu (p=0.58). Malign olan vakaların ortalama boyutu 34.6±16.57 mm, benign olanların boyutu 14.39±7.97 mm idi (p=0.001). Subepitelyal lezyonların 33’ü (%51.6) antrum, 18’i (%28.1) korpus, 9’u (%14.1) kardiya, 2’si (%3.1) fundus ve 2’si (%3.1) tüm midede yaygın lezyonlar olarak raporlanmıştı. Lezyonların 13’ünde (%20.3) mide katmanı belirtilmemiş, 45’inde (%70.3) belirtilmiş, 6’sında (%9.3) dış bası olarak raporlanmıştı. Mide katmanı belirtilenlerden 6’sı (%9.4) mukoza, 8’i (%12.5) muskularis mukoza, 23’ü (%35.9) submukoza, 7’si (%10.9) muskularis propria, 1’i (%1.6) seroza kaynaklı idi. Endoskopik ultrasonografi - ince iğne aspirasyon biyopsisi 64 vakanın 26’sında (%40.6) uygulandı. Bu 26 vakanın 3’ünde (%11.5) materyal yetersiz, 23’ünde (%88.5) yeterli idi. Biyopsi alınanların 19’u (%73.1) benign, 5’i (%19.2) malign veya malignite şüphesi (yetersiz materyal olanlardan 1 vaka benign) olarak raporlanmıştı. Malign benign ayırımında boyut dışında, yaş, cinsiyet, subepitelyal lezyonun kaynaklandığı mide kısmı ve katmanı arasında istatistiksel anlamlı bir ilişki saptanmadı. Sonuç: Endoskopik ultrasonografi biyopsi ile benign-malign ayırımında üstün tanısal katkılar sunduğundan üst gastrointestinal sistem endoskopisi esnasında saptanan subepitelyal lezyonların ileri tetkiklerinde ilk yapılacak yöntem olmalıdır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 27 Sayı: 3 |