Öz
İnsanın varoluşuyla birlikte ortaya çıkan günah kavramı tarih boyunca yaşamış ve hala yaşayan toplumlarda insan hayatının önemli bir konusu olmuş ve üzerinde önemle durulan bir olgu haline gelmiştir. Özellikle tüm insanların yaşamını ilgilendiren günah konusunda dinler, günahın insana zarar veren tehlikeli boyutunu vurgulayarak inananlarını günaha karşı uyarmıştır. Yine hemen hemen bütün inançlarda insanın işleyebilme temayülünde olduğu günah, kutsala karşı işlenmiş suç, ilahi emir ve yasakların ihlali, bireysel ve toplumsal düzenin bozulmasına yönelik bir davranış olarak kabul edilmiştir. Ancak günahın tanımı, kaynağı ve insan üzerindeki etkileri her dinde farklılık göstermektedir. Her dinsel geleneğin kendi teolojik yapısına uygun şekilde bir günah algısı bulunmaktadır.
Kendini daha çok kurtuluş dini olarak tanıtan Hint dinlerinde insanın sürekli varoluş döngüsünden/samsaradan kurtulması ve özgürleşmesi her zaman için önemli bir konu olmuştur. Ancak insana acı veren bu samsara döngüsünden kurtulmak için insanın uyması gereken bazı kural ve yasaklamalar vardır. Hint dinlerinin temelinde kişinin dünya hayatına bağlılığının nedeni olan cehaletten ve kendi öz varlığını fark ederek karma-samsara döngüsünden kurtulma amacı bulunur. Bu sebeple insanın günahtan uzak, ahlaklı ve erdemli bir hayat sürmesi gerekmektedir. Hint dinlerinde, yaşanılan dünya hayatında yapılan günahlar gelecek hayatı, geçmişte yapılan günahlar ise yaşanılan hayatı (acıya ve sürekli yeniden bedenlenmeye sebep olduğundan) olumsuz etkilemektedir. Bu durumda, Hint dinlerine göre kurtuluş, genel olarak fiziksel yollarla giderilebilecek maddi bir kirlilik olarak kabul edilen günahtan kaçınarak sağlanabilir.
Bu makalede Hint dinlerinde görülen günah algısı ve günahtan kurtuluş için önerilen yöntemlerin neler olduğu incelenmektedir. Aynı zamanda makale Hint dinlerindeki günah anlayışının yansımalarını teolojik yapılarına uygun bir şekilde saptayarak bu konuda katkı sunmayı amaçlamaktadır.