Gilles Deleuze, felsefeyi kavram üreten bir disiplin olarak karakterize eder. Ona göre
sinema sanatı da, yaratıcı eylem bakımından felsefenin yaptığına benzer şekilde, kendi
karakteristik unsurlarını yani imgelerini kullanarak duygu ve düşünce üretebilir. Bu anlamda
sinemanın görüntülerle düşünebilmeyi olanaklı kılan bir yapıya sahip olduğunu söylemek
mümkündür. Filmini çeken bir yönetmen, tıpkı bir filozofun yaptığı gibi havsalasındaki
malzemelerini kullanarak anlam üretimine koyulur. Gilles Deleuze, sinema pratiğini düşünceyi
bulunduğu noktadan alarak yukarıya taşıyan, harekete geçiren zihinsel bir etkinlik olarak
yeniden konumlandırır. Deleuze’ün tanımladığı şekliyle sinema, düşüncenin, imgeler kanalıyla
açığa çıktığı görsel bir evren yaratır. Bergson’un ortaya attığı hareket-imge ve zaman-imge
kavramlarını sinemaya yerleştirerek görüntüler üzerinden işleyen bir tasniflendirme işlemi
gerçekleştiren Deleuze, yeni bir imgeler ve göstergeler sınıflandırması yapar. Bu çalışmada
Deleuze’ün Hareket-İmge ve Zaman-İmge adlarını taşıyan iki ciltlik sinema eseri temel alınarak
filozofun sinemayla buluşan, diğer bir deyişle sinemayla beraber hareket eden düşünce akış
şebekesi serimlenmeye çalışılacaktır.
Bölüm | Türkçe Araştırma Makaleleri |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Ocak 2017 |
Gönderilme Tarihi | 21 Ekim 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 |