Nüfus yaşlanması sorunu küresel olarak üzerinde durulan, olumlu
ve olumsuz etkileri kapsamlı bir biçimde değerlendirilerek sorunun
çözümüne yönelik ulusal ve uluslararası politikalar hazırlanan bir
demografik olgudur. Toplumsal, bilimsel ve teknolojik gelişmeler
neticesinde değişen günümüz koşullarının doğum oranlarının
azalması ve insan ömrünün uzaması gibi birçok faktöre etki etmesi
nüfus yaşlanmasının temel sebebi olarak değerlendirilmektedir. Nüfus
yaşlanmasının olumsuz boyutu, toplumun sürekliliğini ve işleyişini
tehdit edici yönüyle o toplumun geleceğine ilişkin tehditlere zemin
hazırlaması açısından ele alınmaktadır. Nüfus yaşlanması olgusu hem
ulusal hem de küresel boyutta günümüzde birçok disiplin ışığında
çalışılmış, bir “sosyal problem” olarak değerlendirilmiş, etkileri
analiz edilmiş ve soruna ilişkin çözüm yolları sunulmaya çalışılmıştır.
Bu kapsamda mevcut çalışma sosyal problemler sosyolojisi
kapsamında nüfus yaşlanması olgusunun, sosyal bir problem olma
sürecini ve sonuçlarını sosyolojik bir bakış açısıyla açıklamaya
çalışmaktadır. Bu çalışma ile Türkiye’de nüfusun yaşlanmasının sosyal
olgulara (doğum, ölüm, evlenme, boşanma oranları, işgücü, istihdam,
eğitim, göç, kentleşme) bağlı olarak nasıl bir sosyal problem olarak
ortaya çıktığı istatistiki verilere dayalı olarak tartışılmıştır. Dolayısıyla
Türkiye’de nüfus yaşlanmasının bir sosyal problem olarak varlığının
olası sosyolojik sonuçları üzerinden bir değerlendirilme yapılmaya
çalışılmıştır. Bu bağlamda çalışmada sosyal problemler sosyolojisinin
“Her problem sosyal problem midir?” ya da “Bir olgu bir sosyal
problem halini nasıl alır?” ve “Sosyal problem hangi süreçlerden
geçer?” sorularına Herbert Blumer’ın “Bir toplumda sosyal problemi
tanımlama sürecini” açıklayan görüşü dikkate alınarak cevap
aranmıştır. Buna göre Türkiye’de nüfus yaşlanmasının H. Blumer’ın
sosyal problem aşamalarından hangisini temsil ettiği sunulmak
istenmiştir. Çalışmada Türkiye’de nüfus yaşlanması durumunun sosyal
problem olarak meşrulaşmasının nedenleri, nüfus yaşlanmasının
sosyal kaynaklarının neler olabileceği, bu olgunun sorun olarak nasıl
meşrulaştığı, hangi toplumsal sonuçları yaratabileceği ve çözüm
ve müdahale stratejileri üzerinden bu problemin nasıl şekilleneceği
üzerinde durulmuştur.
Çalışmanın yöntemi literatür taraması ve doküman istatistiklerinin
betimsel değerlendirilmesidir. TÜİK, OECD, UN kurumlarının
makro istatistiki verileri kullanılmış ve bu birincil veriler üzerinden
ikincil sosyolojik analizler gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonucunda
Türkiye’deki nüfus yaşlanmasının sosyal kaynaklarının göç ve
kentleşme süreçlerine bağlı olarak doğum ve evlenme oranlarının
azalması, boşanma oranlarının artması, eğitim düzeyinin yükselmesi,
kadının ev dışı aktif çalışma yaşamına geçmesi, ekonomik refahın
artması şeklindeki sosyal görünümler ön plana çıkmaktadır. Türkiye
için nüfus yaşlanması sosyal problemdir ve bu problemin inşasında
farklı sosyal kaynaklar yer almaktadır. Böylece çalışmada Blumer
üzerinden Türkiye’de nüfus yaşlanmasının neden sosyal bir problem
olduğu, sosyal kaynakları ve nüfus yaşlanmasının sosyal problem
tanımlanmasının hangi aşamasında yer aldığı açıklanmıştır.
Nüfus yaşlanması sosyal problem sosyal problemler sosyolojisi kentleşme doğum oranları
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yaşlılık Sosyolojisi, Yaşam Kalitesi Sosyolojisi |
Bölüm | Erdem |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 86 |
ERDEM Dergisi TR Dizin, MLA International Bibliography, EBSCOhost, SOBIAD, ASI (Advanced Science Index) İSAM, DAVET, AYK Dergi Dizini ve Academindex tarafından dizinlenmektedir.
ERDEM Journal is indexed by TR Dizin, MLA International Bibliography, EBSCOhost, SOBIAD, ASI (Advanced Science Index) ISAM, DAVET, AYK Journal Index and Academindex.