Öz
Ülkemizde terör eylemleri 1980’li yılların başlarından itibaren yoğunlaşmıştır. Olağanüstü Halin devam ettiği 1987 ila 2002 yılları ara-sında, insanların göç etmek zorunda kalmalarından, can ve mal kayıpları-na kadar çok ciddi terör zararları meydana gelmiştir. Terörden kaynakla-nan zararların tazmini amacıyla birtakım kanuni düzenlemeler yapılmış-tır. Bunlardan birisi de 27.07.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’dur. Günümüzde terör eylemleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerimiz ile sınırlı değildir, ülkemizin her yerinde görülmeye başla-mıştır. PKK, FETÖ/PDY, DEAŞ gibi terör örgütlerinin faaliyetleri neti-cesinde toplumumuzda çok fazla can kaybı ve zarar meydana gelmektedir. Bu sebeple, söz konusu terör zararlarının tazmini meselesi de günü-müzde oldukça büyük önem arz etmektedir. FETÖ tarafından gerçekleşti-rilen darbe girişiminin ardından, 667 Sayılı Kanun Hükmünde Kararna-me ile darbe teşebbüsü ile bu eylemin devamı niteliğindeki eylemler se-bebiyle malul (gazi) olanlara veya hayatını kaybeden (şehit) sivillerin yakınlarına aylık bağlanması, nakdi tazminat ve ek tazminat ödenmesi, istihdam hakkı gibi birçok alanda getirilen düzenlemeler de Devletin bu zararların tazmini konusundaki hassasiyetini göstermektedir.
Çalışmanın amacı, terör eylemleri ve terörle mücadele kapsamın-da yürütülen faaliyetler nedeniyle uğranılan zararların tazmini konusunu mevzuat düzenlemeleri ve Danıştay kararları ışığında açıklamaya çalış-maktır. Bu konuda temelde iki farklı usul bulunmaktadır. Bunlardan ilki; maddi zararlar nedeniyle 5233 sayılı Kanun kapsamında zarar tespit ko-misyonlarına başvurmaktır. Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarara uğrayan kişilerin, maddi zararlarının yargı yoluna gitmelerine gerek kalmadan, idarece ve en kısa sürede sulh yoluyla karşılanmasıdır. Ancak bu usul, sadece maddi zararlar için geçerli olup manevi zararları kapsamamakta-dır. İkinci Usul ise manevi zararlar ve idareyle sulhen çözümlenmeyen maddi zararlar için İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca idari yargı yerlerinde tam yargı davası açmaktır.