Kur’an-ı Kerim’de muhataplar inançları bağlamında iman edenler ve inkâr edenler şeklinde iki kategoriye ayrıldığı, buna ek olarak iman ile inkâr arasında yer alan münafıkların da üçüncü bir inanç grubunu oluşturduğu görülmektedir. Genelde insanların özelde ümmetin en tehlikeli düşmanları münafıklardır. Onlar, yaşamlarının bir parçası olan aldatma eylemini bir başka renge boyamak suretiyle iletişim halinde olduğu bireyleri ve toplumu yanıltmaya çalışır. İslam’ın inşa ettiği erdemli toplumu karıştırmak için başvurdukları içe ve dışa yönelik oyunlarına, bu oyunlara ortak olanlara hem Kur’an hem de Hz. Peygamber (a.s.) dikkat çekmiştir. Bu çerçevede Nisâ 142-143. ayetleri perspektifinden münafık tipolojisinin özellikleri ortaya konmuştur.
Münafıklar, her açıdan ispat edilmiştir ki sosyal ve ekonomik statüye erişmek için arzuladıkları şeyleri inatçı bir şekilde dalgalandırmış ve harekete geçirmişlerdir. Yapmak, görmek ve işitmek istedikleri şeyleri elde etme hiyerarşisinde her yolu meşru saymışlardır. Sosyal ve kültürel faktörlerin etkisiyle Müslümanlara karşı huysuzlukları, intikamcılık duyguları, saygısızlıkları ve buna bağlı birçok olumsuz davranımları artmıştır. Sözün özü münafık insanlar,“psikolojik ihtiyaçlar dini” veya “fonksiyonel din” olarak da isimlendirilen dış güdümlü dindarlık yaklaşımını benimsemişlerdir. Bu düşüncenin odağında dinî değerler birinci derecede önemini ve anlamını yitirmiştir.
Özet: İslâm dini insanları inanç bağlamında birkaç grupta toplamıştır. Bu gruplarda yer alan bireylerin inanç, mizaç ve seciyeleri, grubun zihin dünyasını inşa etmektedir. Bir başka ifadeyle Kur’an insanları iman ve ahlâk açısından mümin, kâfir ve münafık olmak üzere üç kısma ayırmış, her birinin bu değerleri benimseyip benimsememeleri bakımından farklılıklarına işaret etmiştir.
Ayrıca O, bireyin sahip oldukları yaşama ilişkin bilgiler vermiş ve inanç noktasında aralarındaki derin farklılığa vurgu yapmıştır. Kur’an’ı Mübin’e göre insanın iman ve amel bakımından erdemli oluşunu belirleyen kriteri, “iyi ve kötü”, “doğru ve yanlış”, “hak ve batıl” ayrımında onun ortaya koyduğu tavrı belirlemiştir. Birçok ayetlerde insanın inanç ve amel çerçevesinde ahlâkî değerlerine yönelik yukarıda zikri geçen bu iki zıt ayrım net olarak anlatılmaktadır. İslam toplumunun gerçekleştirdiği İslamî hayatı karıştırmak için başvurdukları içe ve dışa yönelik oyunlarına, bu oyunlara ortak olanlara hem Kur’an hem de Hz. Peygamber (a.s.) dikkat çekmiştir. Sınanmak üzere yeryüzüne gelen insanın bu süreci başarılı ve faydalı geçirmesi onun Kur’an ve sünnetin ilkelerine gösterdiği öneme ve duyarlılığına bağlıdır. Bu makalede, ilk olarak nifak kavramının kavramsal çerçevesi ele alınmış, sonra Nisâ 142-143. ayetleri bağlamında münafık tipolojisinin çerçevesi çizilmiştir.
Münafıklar, kendilerine yaptıkları telkinat ve şartlandırmayla inanç dünyalarını, oluşturdukları dar kalıpların içerisine oturtmuşlar ve bu pencereden nifak canlısı birer birey haline gelmişlerdir. Kendilerindeki bu acınacak halin sebebi ise panik savunma güdülerini harekete geçirerek kendi açılarından kârlı olacağını zannettikleri kötü bir uhrevî hayatı tercih etmeleridir. Münafıklar her açıdan ispat edilmiştir ki sosyal ve ekonomik statüye erişmek için arzuladıkları şeyleri inatçı bir şekilde dalgalandırmış ve harekete geçirmişlerdir. Yapmak, görmek ve işitmek istedikleri şeyleri elde etmek için her yolu meşru addetmişlerdir. Sosyal ve kültürel faktörlerin etkisiyle Müslümanlara karşı huysuzlukları, intikamcılık duyguları, saygısızlıkları ve buna bağlı birçok olumsuz davranımları artmıştır. Sözün özü münafık insanlar,“psikolojik ihtiyaçlar dini” veya “fonksiyonel din” olarak da isimlendirilen dış güdümlü dindarlık yaklaşımını benimsemişlerdir. Bu düşüncenin odağında dinî değerler birinci derecede önemini ve anlamını yitirmiştir.
Netice olarak Kur’an’a göre nifak/münafığın, hem akîdevî (inançsal) hem de ahlâkî boyutu olan bir kavram olduğu anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi münafık kişiler daima talep eden bir kimlik hüviyetine bürünmüşlerdir. Tek taraflı düşündüğünden şahsi kazancı olmayan hiçbir işe teşebbüs etmemiş, insanları kullanışlı bir nesne olarak görmüştür. Menfaat düşkünlüğünün yakıcı sonucu olarak istemediği bir şey olduğunda, itiraz yahut tepki geldiğinde, savunmaya geçmiş, kendisine edilen hizmeti, verilen emeği, yapılan iyiliği, gösterilen hürmeti ve saygıyı çoktan unutmuştur.
Münafık, kişilik açısından kendisini diğerlerinden ayıran net ve derin şahsiyet çizgilerine sahiptir. Kur’an’ın üzerinde durduğu bu karakter özellikleri ikiyüzlülük/çok yüzlülük, inanç noktasında kararsızlık (tezebzüb), korkaklık, yalancılık, kötülük ve bozgunculuğa eğilimlidir. Nifak hastalığı, kişinin düşünce ve tutumlarının toplum ile çelişmesi durumunun doğurduğu korku ve endişeden veya kişinin özel beklenti ve isteklerinden kaynaklanabilir. Bu tutumun sebebi aşırı şüphecilik de olabilir. Münafık, birtakım endişeler sebebiyle sağlıklı bir tercih yapamayacak, bunun sonucunda da hayatını başka birinin hayatına odaklı biri olarak sürdürmek durumunda kalacaktır. Buraya kadar söylediklerimizi toparlayacak olursak şunları söyleyebiliriz: Münafıklar iç dünyalarında paradoksal bir çıkmazın içindedirler. Ayrıca saygı, ahlâk ve çıkar gütmeme görünümü altında ikiyüzlülüğü bünyelerinde taşıyan ehli nifak, amacına ermek için dinin meşru saydığı değerleri hiçe sayarak yaradılışındaki hikmet ve gayeyi unutmuştur.
Makalenin ana temasını oluşturan Nisâ 142-143. ayetlerinde “Allah’ı kandırmaya çalışmaları, üşenerek namaza kalkmaları, insanlara gösteriş yapmaları, Allah’ı pek az hatırlamaları ve arada bocalayıp durmaları gibi münafıkların temel özellikleri vardır. Olumsuz davranışlar ve bunların alışkanlık kazanması yahut ahlâk haline gelen negatif eylemler, bir süre sonra bireylerin, din olgusunu, hayat tarzlarını belirleyen bir özne olarak görmesinden öte onu nesneleştirmesine, araç haline getirmesine neden olabilir. Bu durumda din, her türlü dünyevî menfaatin, kapitalin, emperyal eğilimlerin aracı haline gelmiş olur. Buna karşılık riya duygusunun dışa yansımasının beş şeklinden söz eden Muhâsibî bunları beden, dış görünüş, söz, amel ve sosyal çevreyle ilişkilere dindarlık süsü verme diye sıralamaktadır. Riya çok değişik şekillerde yapılmakla birlikte, bunlarda ortak özellik, dindarlık veya dürüstlük görüntüsü altında, insanlar arasında çıkar sağlamak, şan ve şöhrete ulaşmak arzusudur. Sevmedikleri kişileri seviyormuş gibi görünen, onlara yağ çeken, öven ve böylece menfaat sağlamaya çalışan riyakârlara da bol bol rastlanır.
Münafıklar, özellikle inançla ilgili doğru ve sağlam karar vermede yetersiz bir durum içerisinde kalmışlar, bazen iman tarafını, bazen de küfür yönünü tercih etmişlerdir. İnanç dünyalarını zayıf, temelsiz, kararsız ve istikrarsız düşünce kapladığından ötürü en ufak bir etkilenmede hemen yön değişimine giderler. Güvenilir bir esasa dayanmamış olmanın, herhangi bir düşünce ve inanç üzerinde karar kılamamış olmanın verdiği ürkek ve şaşkınca tavır, münafıkların karakterini yansıtan belirgin bir psikolojik haldir. Münafık, pek çok dinî değerin sınırlarını yoklayan/zorlayan bir tutum sergilemiş, zihinlerini ve gönüllerini vurulan ikiyüzlü zincirlerle çürütmüş, faydacılık(utulitarisme) olgusunun cazibesine kapılarak yapıntının öncüleri olmuşlardır.
In the Qur’an, it is seen that in the context of the beliefs of the interlocutors it is divided into two categories: those who believe and those who deny it. In addition to them, hypocrites who are between faith and denial creates a third group of believe. Hypocrites are the most dangerous enemies in general for the humans and in particular for the Ummah. They try to mislead the individuals and the society in which they are communicating, by painting another part of deception that is a part of their lives.
Inner and outer games were used by hypocrites in order to confuse the virtuous society built by Islam. Both the Qur’an and the Prophet(phub) have attracted attention to these games and those who are common in these malicious activities. In this context, verses between 142-143 from Surah of Nisā revealed the features of the hypothetical typology from the perspective of revelations.
It have been proven in all respect that they stubbornly fluctuate and mobilize what they desire to achieve social and economical status. They regarded it as legitimate in the hierarchy of achieving what they wanted to see and hear. With the influence of social and cultural factors, their moodiness, revenge feelings, disrespect and many negative behaviors have increased. In essence, hypocritical people have adopted the approach of externally guided religiosity also called “psychological needs religion” or “functional religion”. In the focus of this thought, religious values have lost their importance and meanings in the first degree.
Sammary: Islam has gathered people in several groups in terms of belief. The beliefs, temperament and choices of individuals in these groups construct the minds of the group. In other words, the Qur’an divides people into three partsin terms of faith and morality: believer, infidel and hypocriticaltheir differences in terms of whether each of them wouldadopts these values.
Qur’analso gave information about the individual’s life and emphasized the deep difference between them in the point of faith. The criterion of Qur’an, which determines the virtue of human beings in terms of faith and deed, draws itsattitude on the distinctionof “good and bad, “right and wrong”, “right (haq) and superstitious”. In many verses, these two contrasting distinctions, which are mentioned above, regarding the values of human beliefs and deeds are clearly explained. Both Qur’an and the Prophet have attracted attention to the inner and outer games that are applied to spoil the Islamic life of the Muslim community and those who are partners in these games. The fact that seccess of humanbeingthat comes to the earth to be tested, depends on the his/her importance and sensitivity to the principles of the Qur’an and Sunnah.In this articlefirst, the conceptual framework of the concept of nifak wasthe conceptual framework of the concept of nifak was first discussed; thenthe framework of the hypothetical typology was drawn in the context of Nisā 142-143 verses.
Hypocriticals have put theirfaith into the narrow molds they have created through their indoctrination and conditioning, and from this pointthey have become a dissend(nifaq) individual. The reason for their pitiful state is that they choose a bad umpire life, which they think will be profitable on their own side by mobilizing their motives of panic defense. It has been proven in all respects that they stubbornly flocked and mobilized what they wished to achieve social and economic status. They deemed it legitimate to get things they wanted to do, see and hear. With the influence of social and cultural factors, their moodiness, revenge feelings, disrespect and many negative behaviors have increased. Brieflyhypocritical people have adopted the approach of “externally guided religiosity”, also called “psychological needs religious”The religious values at the center of this thought lost their importance and meaning in the first degree.
As a result, according to the Qur’an, it is understood that hypocritical is a concept that has a thical, andbelieve, dimension. As it is seen that the hypocritical person always have a demandingidentity. Hypocriticals, because of their unilateral thinking they do not attempt to any work which don’t have personal gain, and they see people as a useful object. When there is something that he does not want as a disturbingresult of their interest or, when the objection and reaction comes, they have already forgotten about the service,such asthe labor given, the kindness, the reverence and the respect given. The main theme of the this workNisā 142-143. verses isto focus on hypocriticals’ characteristics such astrying to deceive God being bothered tothe prayer, showing off people, little to remember God and stop faltering in the middle of the hypocrisy.
Negative behaviors and habit of that haveof these behaviorstemperament of these behaviorsmay cause individuals to instrumentalizationand to objectify the phenomenon of religion, rather than as a subject that determines the phenomenon of life. In this case, religion becomes the instrument of all kinds of worldly interests, capital, imperial tendencies. On the other hand, Muhāsibī, who speaks about the five forms of the reflection of the sense of rhyme, lists them as giving the religiosity to relations with body, appearance, words, deeds and social environment. Vanity is made in many different ways, but the common feature is the desire to gain benefit among people, to achieve glory and fame under the image of piety or honesty. Phariseepeople who seem to like the people they do not like, who caressand praise others and by by doing so trying to take advantage of it, can be seen commonly around.
Hypocriticals have remained inadequate in making a sound and firm decision; sometimes they preferred the side of faith, sometimes the blasphemy. Since their beliefsis weak, unfounded and–unstable- they easly change their direction.The timid and baffled attitude of not being based on a trustworthy principle and having not decided on any firm thoughts and beliefs is a distinct psychological state that reflects the character of hypocriticals. Hypocriticals have a tendency to oblige / obscure the boundaries of many religious values; have refuted their minds and hearts with two-faced chains and they haveattracted to the fact of utilitarianism.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Mart 2019 |
Gönderilme Tarihi | 14 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 38 |