Nevi şahsına münhasır bir düşünür olan Fahreddin er- Râzî, disiplinler arası özgün düşünceleri ile ön plana çıkmıştır. O, öğrenmeyi transkripsiyon bir gereklilik olarak görmüş, keyfiyet ve kemiyetine bakmaksızın birçok alanda eser telif etmiştir. Râzî’nin en fazla iştigal ettiği disiplinlerin başında kelam, felsefe ve tasavvuf gelmektedir. Kelam yaparken felsefî bahisleri araştırmış meramını anlatmak için de tasavvuf literatüründen yararlanmıştır. Yaşadığı bu değişim ve dönüşüm hem düşüncelerine hem de eserlerine yansımıştır. Râzî’nin yaşadığı bu düşünsel gelgitler, farklı şekillerde yorumlanmıştır. Kimine göre birer sentez, kimine göre de hakikati keşfetme arayışıdır. Çalışmamızda Râzî’nin düşünsel gelgitleri üç ana başlık altında incelenmiştir.
Birincisi kelamcı Râzî’dir. Düşünce hayatına kelam ile başlayan Râzî, ilgi alanları genişleyip kelam nosyonu bir üst düzeye ulaşınca dek kelamcı kimliğini korumuştur. Felsefe ile tanışması sonrasında kelama felsefi bahisleri katarak felsefî kelam devrini başlatmıştır. Artık birçok kelamî konu felsefî zaviyeden tahlil edilir olmuştur. Çalışmamızda Râzî’nin kelamcı kimliği, kelamcı Râzî başlığı altında araştırılmıştır.
İkincisi felsefeci Râzî’dir. Râzî’nin felsefeciliği, İbn Sînâ ve meşşâî felsefe ile tanışması neticesinde oluşan bir inşadır. O bu süreçte kelamdan çok felsefe yapmış, kelama da felsefî bir hüviyet kazandırmıştır. Felsefesi daha çok tahlil, tenkit ve açılıma dayalıdır. Râzî’nin felsefeci yönü, felsefeci Râzî başlığı altında irdelenmiştir.
Üçüncüsü tasavvufçu Râzî’dir. Kelamcı Râzî’nin tasavvufla ilişkisi araştırılmaya değer bir konudur. Zira her iki düşünce tarzı hem epistemolojik hem de ontolojik açıdan birbirinden oldukça farklıdır. Var olan metodolojik farktan dolayı birçok kelamcı tasavvufa, tasavvufçu da kelama uzak durmuştur. Oysa Râzî kelâmî problemleri temellendirirken tasavvuftan yararlanmayı ihmal etmemiştir. Râzî’nin tasavvufla ilişkisi tasavvufçu Râzî başlığı altında tartışılmıştır. Neticede her bir disiplin durağında bir yönüyle değişen, gelişen ve daha da yükselen Râzî’nin interdisipliner bir kimliğe sahip olduğu tesbit edilmiştir.
Fakhr al-Dīn al-Rāzī is a thinker with original thoughts in various scholarly domains. He considered learning all kinds of knowledge as a must and hardly treated disciplines differently in this respect. He produced works in many fields. He used the knowledge obtained from different branches of science to explain the truth.
Among the disciplines that al-Rāzī was heavily engaged in are kalām, philosophy and Sufism. He sometimes adopted a philosophical point of view, sometimes investigated philosophical issues as a theologian and at other times used Sufi terminology to explain what he meant. The evolution of his intellectual world was reflected in both his thoughts and works. This intellectual experienced by al-Rāzī is interpreted in different ways. Some consider it as a synthesis, while others think that it is a quest to discover the truth. In our study, al-Rāzī’s intellectual shifts were examined under three major headings.
The first is al-Rāzī, as the theologian. The basic thoughts of this identity are based on his farther Ziya al-Din Umar, an Ashʿarite theologian, and the environment in which he lived. Introducing philosophical debates into kalām, al-Rāzī became a pioneer in the era of philosophical theology, thereby leading to the analysis of many theological issues through a philosophical lens. With his philosophical theology, al-Rāzī converged to philosophers with respect to issues in which al-mutaqaddimīn differed from the theologians. In our study, the theological identity of al-Rāzī was investigated under the title of al-Rāzī, the theologian.
The second is al-Rāzī, as the philosopher. Al-Rāzī’s philosophy is a construct formed because of his intellectual contact with Avicenna and the peripatetic tradition. Although he criticized both the peripatetic philosophy and Avicenna, he was more deeply involved in philosophy than in theology. Using the arguments he borrowed from philosophy, he gave a philosophical identity to kalām. The philosophical aspects of al-Rāzī were addressed under the heading of al-Rāzī, the philosopher.
The third is al-Rāzī, as the Sufi. It is hard to explain how al-Rāzī combined theology and Sufism, which are two areas distant from each other, in the same pot of thought. Al-Rāzī, made sure to benefit from the terminology of Sufism while seeking ground for some theological problems. The present study revealed that al-Rāzī, who changes, develops, and rises in one aspect in the eyes of researchers at each disciplinary stop, has an interdisciplinary identity.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mart 2022 |
Gönderilme Tarihi | 20 Aralık 2021 |
Kabul Tarihi | 10 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 9 Sayı: 1 |
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ESOGUIFD) Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.