Osmanlı şairlerinin
en büyük övünçlerinden biri hiç kuşkusuz “sâhib-dîvân” olmaktı. Çoğu Osmanlı
şairi henüz hayatta iken şiirlerini divan hâline getirir ve mültefit olmak
üzere divanını dönemin padişahına sunardı. Bazılarının şiirleri, öldükten sonra
başkaları tarafından toplanıp divan hâline getirilirdi. Bazı şairlerin ise
-özellikle rintmeşrep olanların- “sâhib-dîvân” olma gibi tutkuları yoktu. 16.
yüzyıl şairlerinden Kalkandelenli Fakîrî böyle bir şairdi.
Hayatının büyük bir
kısmını İstanbul’da geçirmiş olan Fakîrî’nin asıl adı ve ailesi hakkında herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır. Tezkire yazarları tarafından ittifakla alçak gönüllülüğü, mal
ve mansıba önem vermeyen müstağni yapısı ile öne çıkarılan Fakîrî, orta sınıf
bir şair olarak görünse de seçtiği konu ve türlerle kültür tarihimiz açısından
özgün bir şair olarak değerlendirilmektedir.
Fakîrî’nin Risâle-i Ta῾rîfât, Letâ’if
ve İstanbul Şehrengizi adlı üç eseri
ve yüzden fazla şiiri günümüze ulaşan eserlerindendir. 200’e yakın şiir
mecmuasının taranması sonucunda şairin Pervane Bey’in Mecmû῾a-i Nezâ῾ir’i ve Edirneli
Nazmî’nin Mecma῾u'n-Nezâ’ir’inde yer alan 65 gazeli ve bir matlası hariç; bir murabbası, 46 gazeli,
8 matlası ve üç müfredi tespit edilmiştir.
Yazıda, şairin eserleri temel alınarak hayatına dair sunulan deliller Fakîrî’nin hakkında
yazılanları güncelleyecek niteliktedir. Fakîrî’nin hayatı, eserleri ve edebî şahsiyeti ile ilgili değerlendirilmeler
verildikten sonra “hurûf-ı hecâ” sırasına göre dizilen şiirleri çalışmanın
sonunda sunulmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 2 Sayı: 2 |