İnsanoğlunun gaybı bilme, geleceğe ve kadere yön verme istek ve merakı
onu farklı arayış ve uygulamalara sevketmiştir. Türkler tarafından da aynı gaye
ile bu yönde uygulamaların ortaya koyulduğu görülmektedir. Fal, İslamlık öncesi
çeşitli Türk kavimlerinde “bakı, ırk, tölge, vs.” gibi kelimelerle ifade
edilmiş, İslamlık sonrası Türkler arasında ise kimi uygulamalarla İslamî
çerçevede varlığını sürdürmüştür. Toplum hayatında falın yaygın bir şekilde
tatbiki, Arapça, Farsça ve Türkçe mensur ve manzum, resimli ve resimsiz pek çok
eser kaleme alınmasına sebep olmuştur. Osmanlı fal kültürü içinde de
fâl-nâmeler, “tefe’ül-nâme, kıyâfet-nâme, ihtilâc-nâme vs.” gibi pek çok farklı
isimle kaleme alınmış ve edebi bir tür olarak gelenek içerisinde kendine yer
bulmuştur. Bu çalışmada ele aldığımız metin, hayvanların dilinden söylenmiş,
müellifi bilinmeyen manzum ve resimli bir fâl-nâmedir. Çalışmada, fal kelimesi
ve falcılık geleneğinin eski Türklerden Osmanlıya kadar geçen süreç
içerisindeki seyrinden söz edilecek, daha sonra metin hakkında ortaya konulan
bazı tespitler üzerinde durulacak ve fâl-nâme metni neşredilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ağustos 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 2 Sayı: 2 |