Felsefe binlerce yıllık bir beşerī tecrübenin var olan ve değişen şartlara dair yorumlarını ihtiva eder. Bu düşünme idmanının içinde insan yaşantısı ve metafizik gibi meseleler tartışılır. 19. asrın en önemli filozoflarından olan Nietzsche, aydınlanmanın insanın içindeki boşluklara faydasının olmadığını iddia ederken çözümü “Üstinsan” ülküsü olarak gösterir. İçinde Hint, Yunan ve İran gibi kadim mitolojilerin tesirini barındıran tasavvufi düşünce biçimi de insanın içindeki boşluklara dair çözüm üretmeye çalışır. Tasavvuf da İnsan-ı Kâmil olarak adlandırdığı Üstinsanı arayış çabası içindedir. Bu hedefe erişmek için de geçilmesi gereken merhaleler vardır. Birbirine zıt görünen, farklı toplum ve kültürlerin içinden çıkan farklı iki düşünce sistemi, ihtiva ettiği farklı hayat tecrübelerine karşın birçok noktada paralellik arzeder. Divan şiiri temel olarak tasavvufi düşünce sisteminin üstüne bina edilmiştir. Klasik şiir, tasavvufi düşüncenin damıtıldığı bir mecra olarak görülebilir. Dünyanın ve dünyaya gelen insanın geçiciliği, insanın dünyada görevlerinin oluşu, insanca yaşama, ölümden sonra bekaya ulaşma ilkeleri ve hepsinden önemlisi toplumu aydınlatma görevi düşünebilen insan için bir vazife olmuştur. Bu vazife kişinin kendi tecrübelerinden; ibret veya örnek aldığı gözlemlerinden ve iç dünyasında cereyan eden sorgulamadan kaynaklanır. Toplumlar ve gelenekler ne kadar farklı olursa olsun insan tabiatı aynıdır. Bu çalışmada Nietzsche ve divan şairleri arasındaki söylem benzerlikleri tartışılacaktır. Mukayese Klasik şiir mantığıyla Nietzche’nin insan, toplum ve tabiatla ilgili görüşleri üzerinden yapılacaktır.
Nietzsche Üstinsan divan şiiri tasavvuf divan şiiri İnsan-ı Kâmil
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Klasik Türk Edebiyatı |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 30 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 5 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 7 Sayı: 2 |