Ömer Faruk Toprak was one of the most successful representatives of Turkish socialist realist literature of the 1940s. In his only novel, Tuz ve Ekmek, he addressed the political and social atmosphere of Turkey, the post-war economic situation, and life under martial law. From everyday life to the press, Tuz ve Ekmek reflects its deep influences extending to broadcasting life. The novel combines the police persecution, imprisonment, and violence suffered by young socialists with the political atmosphere of the 1940s. It is noteworthy that in Tuz ve Ekmek, Toprak’s view of Marxist philosophy was reflected in pressure exerted on the heroes of the novel by the state and the police, who represented the armed power of the state. In Marxism, the state is an instrument to perpetuate class oppression and economic exploitation; likewise, the police is an armed force that ensures the continuation of the systematic exploitation. There is a parallel between Tuz ve Ekmek and Marxist philosophy in this context. Based on this parallel, this study first addresses the literature’s conception of state and police in Marxism and then reflects on these views in the novel, Tuz ve Ekmek.
Toplumcu Gerçekçi Türk edebiyatının 1940 kuşağındaki başarılı temsilcilerinden Ömer Faruk Toprak’ın tek romanı Tuz ve Ekmek, 1945-1946 yıllarında Türkiye’nin siyasi, sosyal atmosferini, savaş sonrası ekonomik durumunu ve İkinci Dünya Savaşı’yla yürürlüğe giren sıkıyönetimin gündelik hayattan basın yayın hayatına kadar uzanan derin tesirlerini yansıtmaktadır. Romanda toplumcu dünya görüşünü benimseyen gençlerin maruz kaldığı polis takibi, gözaltı ve şiddet, dönemin siyasi atmosferi ile birleşmektedir. Devlet ve devletin silahlı gücünü temsil eden polisin, roman kahramanlarına uyguladığı baskı üzerinden Tuz ve Ekmek’te devlet ve polis ile ilgili Marksist felsefeden etkilenen bir yorum oluşturulduğu dikkat çekmektedir. Marksizm’e göre devlet, ekonomik ilişkilerden doğan bir sınıfsal baskı ve sömürüyü devam ettirmek için bir aygıt, polis ise sistemin sömürüsünün devamını sağlayan bir baskı aygıtı, silahlı güç olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda Tuz ve Ekmek ile Marksist felsefe arasında bir paralellik fark edilmektedir. Çalışmada bu paralellikten hareketle öncelikle kaynaklardan yararlanılarak Marksizm’de devlet ve polis kavramlarına değinilmiş, daha sonra da Tuz ve Ekmek romanında bu görüşlerin yansıması tespit edilmeye çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Mayıs 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 19 |