Günümüzde
küreselleşme ile birlikte gelişen iletişim teknolojileri temelinde geleneksel
kitle iletişim araçlarının önüne geçen internet, sosyal ağlar boyutu ile
iletişim kurmadan çok; özgür, katılımcı, herkes için ve kolay erişilebilir
oluşu ile sosyal bir kimlik inşasına aracılık etmektedir. Çağımız toplumlarında
temel biyolojik ihtiyaçlar kadar önemli hale gelen bu teknolojiler,
kullanımlarına bağlı olarak sosyal yapıların farklılaşmasına ve bazı
kavramların yeniden sorgulanmasına sebep olmuşlardır. Örneğin “kamusal alan”,
“gündelik yaşam”, “katılımcı kültür” gibi kavramlar bu açıdan tekrar
sorgulanmış ve önemli hale gelmiştir.
Sosyal Medyada
bireysel olan gerçeklikler sanki toplumsalmış gibi görünmektedir. Bu durum,
öncelikle sosyal medyanın akıbetinin sorgulanmasına neden olmaktadır. Ardından
sözde özgür bir ortam gibi göründüğünden dolayı sosyal medyanın kamusal bir
alan olup olmadığı da tartışılmaktadır. Buradan hareketle bu çalışma, en çok
tercih edilen sosyal medya platformlarından biri olan Twitter daki toplumsal
hareketler çerçevesinde ilgili kuramlardan, fikirlerden ve örneklerden yola
çıkarak sosyal medyanın bir kamusal alan olup olmadığını inceleyecektir.
Individual
realities are perceived as social realities in social media. This leads
primarily to questioning the status of social media, which also leads to a
discussion whether social media is a public domain or not. From this point of
view, this study will examine whether the social media is a public domain or
not by basing its analysis on social movements on Twitter, which is one of the
most widely used social media platforms, with references to relevant theories,
ideas and examples.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Mevcut Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2019 |
Gönderilme Tarihi | 17 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 4 Sayı: 3 |
The open access statement