Özellikle feminist bir bakışla kadın araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda hem kadın göçmenlerin deneyimlerinin özgünlüğünden söz etmenin kaçınılmazlığı ve vazgeçilmezliği hem de bunun ‘ötekileştirme’ tuzağına düşmeden yapılması konusunda azami dikkat gösterme çabası vurgulanmaktadır. Bu nedenle, bu yaklaşımla yapılan çalışmalarda özne, öznellik ve göçmen kadının özne olma hali gibi kavramlara dair tartışmalar son yıllarda giderek artan şekilde ön plana çıkmaktadır. Bizim bu makalede yapmak istediğimiz genel olarak göç olgusu, özel olarak kadın göçmenler hakkındaki literatürde sıkça karşılaşmakta olduğumuz bu kavramları anlamlandırmaya çalışmaktır. Bu doğrultuda, eleştirel bir literatür analizi yapıyor ve analizimizin birinci boyutunda, göçmen (ve) kadın olmanın göç sürecinde tecrübe ve/veya mücadele edilmesi gereken süreçleri ve iktidar ilişkilerini nasıl farklılaştırdığını analiz edip durumun özgünlüğünü görünür kılan çalışmaların bir haritasını çıkarıyoruz. İkinci aşamada ise bu koşullar içerisindeki öznenin nasıl tepki verdiği, ne hissettiği, ne yarattığı yani kısaca kendini nasıl var ettiği üzerine bir kavrayış geliştirmemizi sağlayan çalışmalara odaklanıyoruz. Bu iki boyutlu analizle hem göçmen kadınlar hakkındaki literatürün şimdiye kadarki gelişimini haritalandırmış hem de an itibariyle literatürün neye ihtiyaç duyduğunu tespit etmiş olmayı umuyoruz. Sonuçta, literatürdeki bu ihtiyacın kadın göçmenlerin içinde bulundukları koşulları oluşturan iktidar ilişkilerini nasıl tecrübe ettikleri ve/veya onlarla nasıl mücadele ettikleri, nasıl başa çıktıklarına dair sözlerinin ve öz-değerlendirmelerinin daha fazla duyulması/görülmesi olduğunu iddia ediyoruz.
Kadın göçmenler özne öznellik cinsiyetlendirilmiş göç süreçleri
Studies carried out by women researchers, especially with a feminist perspective, emphasize both the inevitability and indispensability of talking about the authenticity of the migratory experiences of women. Moreover, the effort is to show maximum attention to do this authenticity without falling into the trap of 'othering'. For this reason, in these studies the discussions on concepts such as agency/subject, subjectivity and the state of being an agent in the case of migrant women have increasingly come to the fore in recent years. What we want to do in this article is to try to make sense of these concepts that we frequently encounter in the literature (of the post 2015 period) about the phenomenon of migration in general and women immigrants in particular. In this regard, we conduct a critical literature analysis and, in the first dimension of our analysis, we analyze how being a migrant (and) woman look like in migratory processes and we map out the studies that make the originality/authenticty of the situation visible. In this respect, we categorize these power relations and processes as capitalist, legal-institutional and patriarchal. In the second stage, we focus on studies that enable us to develop an understanding of how the subject reacts, what she feels, reacts, creates, in short, how she realizes herself in these migratory processes. With this two-dimensional analysis, we hope to have both mapped the evolution of the literature on migrant women in Turkey so far and identified what the literature needs at the moment. Ultimately, we argue that this need in the literature is to hear/see more of the words and self-evaluations of women migrants about how they experience and/or struggle with the power relations that constitute their conditions, and how they deal with them.
women migrants aegnt/subject agency gendered migratory processes feminization of migration
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kadın Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 14 Sayı: 2 |