Philosophers have been influenced by the events of their age while generating their thoughts. These mostly political and social events affected them positively or negatively. Periods of future anxiety and affecting the whole society qualify as crisis periods. Ibn Bājje and Levinas who is the subject of this study lived in such a crisis period. Ibn Bājje –a twelfth century philosopher from Muslim Spain- was born in al-Andalus where small states were constantly at war with each other in the 12th century. He lived in late his life in Almoravids period. Levinas was born Litvanya as a member of Jewish family in 1906. He witnessed two world wars. Many of his close relatives were killed by Nazis. While he was fighting in the French army againts Germany he was captured and gained his freedom thanks to international agreements. Thoughts both philosophers are human oriented. However, Their thoughts developed in different directions. Ibn Bājje’s philosohy has an introverted understanding and promotes personel exaltation. Despite that Levinas placed ‘the other’ at the center of his philosophy. We will consider and compare thoughts of two philosophers in this study.
Filozoflar düşüncelerini üretirken yaşadıkları çağı olaylarından etkilenmişlerdir. Onların düşüncelerine etki eden çoğunlukla siyasi ve sosyal karakterli bu olaylar onların hayatlarında bazen olumsuz izler ve hatıralar bırakmıştır. Gelecek kaygısının açık bir şekilde kendisini hissettirdiği ve ortaya çıkan olumsuz durumun topyekûn yaşandığı bu dönemler kriz dönemleri olarak nitelenmektedir. Bu dönemlerde yaşamış olan filozofların düşünceleri üzerinde bu ortamın etkilerini görmek mümkün olmaktadır. Bu çalışmamızda düşüncelerini değerlendireceğimiz İbn Bācce ile Levinas yaşadıkları dönemler itibariyle böyle bir kriz döneminde düşüncelerini üretmiş filozoflardır. İbn Bācce Endülüs’te küçük devletlerin sürekli birbiriyle savaş halinde oldukları bir dönemde doğmuş ve ömrünün sonlarını katı ve mutaassıp bir din anlayışına sahip olan Murabıtlar Devleti döneminde yaşamıştır. Levinas ise Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünya savaşlarına gebe bir ortamda Avrupa’da doğmuş ve Nazizmin ve Yahudi karşıtlığının yükseldiği bir ortamda ölümün nefesini sürekli ensesinde hissettiği bir çocukluk ve gençlik geçirmiştir. Nitekim o birçok yakın akrabasını Nazi kamplarında kaybetmiştir. Düşünceleri dikkatle izlenecek olursa her iki filozofun, düşüncelerinde insanı merkeze alan bir anlayış geliştirdikleri görünmektedir. Fakat bu antroposantrik yaklaşımın yansıması ikisinde farklı yönlerde gelişmiştir. İbn Bācce içe dönük bir anlayış ve içsel bir tecrübeyle insanı amacına ulaştırmayı önerirken Levinas dışa dönük bir bakış açısıyla, başkasını/ötekini ön plana çıkarmıştır. Biz bu çalışmada her iki filozofun düşünceleri için yaşamlarıyla bağlantılı olarak bir çözümleme yapmaya çalışacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Temmuz 2022 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 1 Sayı: 75 |
Felsefe Dünyası Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.