Değerli taşlar yüzyıllardır güzellik ve zenginlik sembolü olarak insanoğlunun hayatındadır. İnsanların bu taşları seçmesinde parlaklık, güzellik, kesim ve renk gibi faktörler etki etmiştir. Toplumların renkler konusunda beğenileri de taşların seçilmesini etkilemiştir. Türk toplumunda mavi renk, yüzyıllar boyunca gökle ilgili görülmüştür. Eski Türkçede mavi yerine gök kelimesi kullanılmıştır. Gök kelimesi hem mavi hem de yeşil anlamlarını karşılamaktadır. Mavi renkli taşların veya boncukların kişileri kötülüklerden koruyacağına inanılmıştır. Divan şairleri de şiirlerinde mavi renkli değerli taşlar olan firuze, lâcivert taşı, mina ve safire yer vermişlerdir. Bu taşları mavi renkleri ile göğe, göksel ögelere ve suya benzetmişlerdir. Aynı taşları yeşil renkli varlıklarla da şiirlerinde ilişkilendirmişlerdir. Değerli ve parlak oluşlarıyla bu taşlar şairler tarafından sevgiliye benzetilmişlerdir. Şair, Divan şiirinde kendisini âşık olarak tanımlar. Şiirlerinde gözyaşlarını, yaralarını veya şiirlerini mavi renkli değerli taşlara benzetmişlerdir. Mavi renkli değerli taşların tarih boyunca takı ve süslemelerde kullanıldığını Divan şiirinde de görmekteyiz. Bu taşlar, yüzük taşı, küpe veya hançer kabzası süslemelerinde kullanılmıştır. Divan şairleri bu kullanımları da eserlerinde örneklendirmiştir. Eski bir Türk geleneği olan saçı, düğünde gelinin üzerine veya iyi haber getiren kişinin üzerine saçılan para, mücevher veya şekerdir. Divan şiirinde bu değerli taşların saçı olarak kullanıldığına gözlemleriz. Bu çalışmada mavi renkli mücevherler olan firuze, lacivert taşı, mina ve safir hakkında bilgi verilerek bu taşların Divan şiirinde hangi bağlamlarda ele alındığı incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Şubat 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 2 Sayı: 2 |