Bu çalışmada, şahsi gayenin akitlerin hukuki sonuçlarına etkisi, Hanefî ve Şâfiî mezhepleri özelinde ele alınacaktır. Akitlerin inşasında ve yorumlanmasında, objektif teoriyi esas alan hukuk sistemleri, prensip olarak, irade beyanında ifade edilmediği müddetçe, şahsi gayeyi akitlerin hukuki sonuçları üzerinde etkili görmezler. Sübjektif teoriyi esas alan hukuk sistemleri ise irade beyanında ifade edilmemiş olsa bile, hukuka ve ahlaka aykırı şahsi gayenin, bazı karineler yoluyla tespit edilmesi durumunda, akitlerin hukuki sonuçları üzerinde etkili olduğunu kabul ederler. Batılı hukukçuların, hukuk-ahlak ilişkisi çerçevesinde ele aldığı bu problemi, İslam hukukçuları, diyani hüküm-kazai hüküm ve uhrevi hüküm-dünyevi hüküm şeklindeki ikili hüküm anlayışları çerçevesinde ele almıştır. Hanefi ve Şâfiî mezhepleri, bu ayrıma daha fazla dikkatleri çekmiş ve akitlerin dünyevi hükmü konusunda objektif ölçüleri esas almışlardır. Bu nedenle irade beyanında, şart koşma şeklinde ifade edilmediği veya akdin mahallinin tabiatından anlaşılmadığı müddetçe, tarafların meşru olmayan şahsi gayelerini, prensip olarak akitlerin hukuki sonuçları üzerinde etkili görmemişlerdir
In this study, the effect of personal purpose on the legal consequences of the contracts will have been investigated specific to Hanafi and Shafi schools. The law systems who predicate objective theory upon making contracts and interpreting them, don’t regard the personal purpose as effective on the legal consequences of the contracts unless it has been expressed in the declaration of intention as a matter of principle. All the same, the law systems who predicate subjective theory, regard the illegitimate and immoral personal purpose as effective on the legal consequences of the contracts if it has been identified by means of presumption, even though it’s not been expressed in the declaration of intention. The Islamic jurists have analysed this problem within their sense of dual hukm, as hukm diyani-hukm qadhai and hukm uhrawi-hukm dunyawi, while the western jurists have handled this issue as part of the law and moral relationship. The Hanafi and Shafi schools have pointed out this difference and have predicated objective criteria upon the worldly hukm of contracts. Therefore, they have not regarded the illegitimate personal purpose of the contracting parties as effective on the contracts unless it has been expressed in the declaration of intention and has been understood by nature of the subject of the contract, as principle
Declaration of intention subject of the contract intent personal purpose objective theory
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 22 Sayı: 1 |
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.