This work of ours is about the servant's display of behavior such as ruminating while fulfilling his responsibility to Allah. Since the verse related to our subject is in the Surah Hucurat, an evaluation will be made within the framework of this verse. During this evaluation, verses with similar characteristics that we think may be relevant will also be included. In addition, it will not only touch on the historical dimension of the issue, but also draw attention to what kind of attitudes are exhibited today. Indeed, such behavior It continues in the same way in later periods as it did in the period of the Prophet.
The person sent to the world for a test is responsible for fulfilling some obligations in this context. This is not a choice but a necessity. This is because man's being rewarded in the hereafter and living a more peaceful life in this world depend on this. Therefore, it is in his favor to fulfill his duty of servitude. For this reason, it is not morally correct to try to make others feel grateful for the behavior he fulfilled in accordance with the divine command. Because Allah is never in need of a servant's worship. There will always be people who will serve Him. It is the human being that is in need. Since everything he owns is at Allah's discretion, he needs Allah's help and support throughout his life, and even more so in the hereafter.
The main goal of our study is to reveal opinions about how people should behave while fulfilling their servitude responsibility. In this context, the position of the creator and the issue of where the servant should stand against it will be explained. While the creator is at the highest position, man is only one of the things that he created. Of course, being given responsibility, unlike other beings, has increased the value of man in the sight of Allah. But this value is valid as long as he fulfills his servitude responsibility. Otherwise, he will descend to a lower level than all creatures. No matter how valuable a person is, he has to be aware of how helpless he is in front of his creator and that he is always in need of him. If he is not aware of this, the worship and good behavior he will perform will have no value in the sight of Allah. Because he could not behave in the way He wanted against the being he was responsible for. If he does this on purpose, of course, the price will be higher.
The belief part of the issue is of greater importance. As a matter of fact, a person who appreciates Allah properly and knows His power well will need to determine his attitudes accordingly. In this context, knowing what the attributes of Allah mean and what the dimensions of these attributes are reflected in the servants will make the subject more understandable. Because the way to know Allah is to know His attributes. Another relevant issue is to show the necessary respect to the messengers sent by Allah, both in their lives and in the context of the knowledge they left behind. In this context, it will be necessary in our opinion to act with the knowledge that the hadiths that have reached us authentically are interpretations of the Qur'an. Because they are not people acting on their own, but chosen people who fulfill their duties according to Allah's orders. Therefore, disrespect to them will be considered as disrespect to God.
It is seen that the Bedouins acted unconsciously on this issue that we are focusing on. These people who are new Muslims or claim to be Muslims. They had an extreme attitude towards the Prophet. This event did not occur once, but several times in similar ways. As we have just mentioned, their behavior will actually be considered disrespectful to Allah. It is known that they act with purely worldly motives. Because, instead of receiving good news, prayer and advice for the hereafter, they have revealed that they are after worldly interests in material terms. Verses on the subject have been revealed to set an example for people who will follow this attitude and show the same behavior in the future. In response to their behavior. It is admirable that the Prophet kept his calm and behaved tolerantly instead of responding to them in kind. Muslims living in later periods will also need to be more careful not to be exposed to the warning in the verse.
Bu çalışmamız kulun, Allah’a karşı sorumluluğunu yerine getirirken bunun akabinde başa kakma gibi bir davranışı sergilemesiyle alakalıdır. Konumuzla ilgili ayet Hucurât suresinde yer aldığından bu ayet çerçevesinde bir değerlendirme yapılacaktır. Bu değerlendirme esnasında ilgili olabileceğini düşündüğümüz benzer özellikteki ayetlere de yer verilecektir. Bunun yanında meselenin sadece tarihi boyutuna değinmekle kalmayıp günümüzde buna benzer ne tür tavırların sergilendiğine de dikkat çekilecektir. Nitekim bu tür davranışlar, Hz. Peygamber döneminde olduğu gibi daha sonraki dönemlerde de benzer şekilde devam etmektedir.
Dünyaya imtihan için gönderilen insan, bu kapsamda bazı yükümlülükleri yerine getirmekle sorumludur. Bu, bir tercih değil zorunluluktur. Çünkü insanın, ahirette mükafat elde edebilmesi, dünyada ise daha huzurlu bir hayat yaşayabilmesi buna bağlıdır. Dolayısıyla kulluk görevini yerine getirmesi kendi lehine olan bir durumdur. O nedenle ilahi buyruk gereği yerine getirdiği davranıştan dolayı başkalarını minnet altında bırakmaya çalışması ahlaken doğru bir davranış değildir. Çünkü Allah, kulun yapacağı ibadete hiçbir zaman muhtaç değildir. Her dönemde O’na kulluk edecek insanlar bulunacaktır. Muhtaç olan insandır. Sahip olduğu her şey Allah’ın takdirinde olduğundan hayat boyu, daha da ötesi ahiret hayatında da Allah’ın yardımı ve desteğine muhtaçtır.
Çalışmamızın temel hedefi insanların, kulluk sorumluluğunu yerine getirirken nasıl bir tavır içerisinde olmaları gerektiğine dair görüşler ortaya koymaktır. Bu kapsamda yaratıcının konumu ve bunun karşısında kulun nerede durması gerektiği meselesi izah edilecektir. Yaratıcı en üst konumda iken insan, onun var ettiği şeylerden sadece bir tanesidir. Elbette ki kendisine diğer varlıklardan farklı olarak sorumluluk verilmesi insanın Allah katındaki değerini artırmıştır. Fakat bu değer onun, kulluk sorumluluğunu yerine getirdiği sürece geçerlidir. Aksi takdirde bütün yaratılmışlardan daha alt seviyeye inecektir. Ne kadar değerli olursa olsun insan, yaratıcısı karşısında ne kadar aciz olduğunun, ona her daim muhtaç olduğunun bilincinde olmak durumundadır. Bunun farkında olmadığı takdirde yerine getireceği ibadetlerin, iyi davranışların Allah katında bir değeri olmayacaktır. Çünkü sorumlu olduğu varlığa karşı O’nun istediği şekilde bir davranış ortaya koyamamıştır. Bunu bilinçli bir şekilde yaptığı takdirde onun bedeli elbette ki daha ağır olacaktır.
Meselenin inanç boyutu daha büyük bir önem arz etmektedir. Nitekim Allah’ı gereği gibi takdir eden, O’nun gücünü iyi bilen bir insanın, tavırlarını buna göre belirlemesi gerekecektir. Bu bağlamda Allah’ın sıfatlarının ne anlama geldiği, bu sıfatların, kullara akseden boyutlarının neler olduğu gibi hususların iyi bilinmesi konuyu daha anlaşılır kılacaktır. Çünkü Allah’ı tanımanın yolu O’nun sıfatlarını bilmekten geçmektedir. Konuyla alakalı bir diğer mesele Allah’ın gönderdiği elçilere gerek yaşantılarında gerekse bıraktıkları ilim mirası bağlamında gereken saygıyı göstermektir. Bu kapsamda sahih bir şekilde bizlere kadar ulaşan hadislerin, Kur’an’ın birer tefsiri olduğunu bilerek hareket etmek kanaatimizce gereklilik arz edecektir. Zira onlar, kendi başlarına hareket eden insanlar değil Allah’ın emirlerine göre görevlerini yerine getiren seçilmiş insanlardır. Bu nedenle onlara yapılan saygısızlık Allah’a yapılmış bir saygısızlık olarak değerlendirilecektir.
Bedevilerin, üzerinde durduğumuz bu meselede bilinçsizce hareket ettikleri görülmektedir. Yeni Müslüman olan veya Müslüman olduğunu iddia eden bu kişiler, Hz. Peygamber’e karşı haddi aşan bir tavır içerisinde olmuşlardır. Bu olay bir defa değil birkaç defa benzer şekillerde meydana gelmiştir. Az önce de değindiğimiz gibi bu davranışları aslında Allah’a karşı bir saygısızlık olarak kabul edilecektir. Tamamen dünyevi saiklerle hareket ettikleri malumdur. Çünkü ahirete yönelik bir müjde, dua, öğüt almak yerine maddi anlamda dünyevi çıkar peşinde olduklarını ortaya koymuşlardır. Bu tavırları, sonraki dönemlerde gelecek ve aynı davranışı sergileyecek insanlara örnek olsun diye konu hakkında ayetler indirilmiştir. Onların bu tavırlarına karşılık Hz. Peygamber’in, sükunetini koruması, onlara misliyle mukabele etmek yerine hoşgörülü davranması takdire şayandır. Sonraki dönemlerde yaşayan Müslümanların da ayetteki uyarıya muhatap olmamak için daha dikkatli olmaları gerekecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 7 Eylül 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 28 Sayı: 2 |
Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.