Milliyetçilik, cumhuriyetin kuruluş yıllarında, devletin ulusal toplum meydana getirmek için kullandığı bir ideoloji olmuş, siyasetten ekonomiye, sosyal yapıdan kültüre çoğu alanda etkisini göstermiş, devlet politikalarına yön vermiştir. Buna karşılık din, oluşturulmak istenen modern topluma karşılık, Osmanlı Devleti’ni ve saltanatı çağrıştırması nedeniyle geri planda kalmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan, temelinde ekonomik ve ideolojik mücadele olan Soğuk Savaş süreci başlamış, dünya iki kutba ayrılmıştır. ABD ve SSCB’nin başını çektiği bu mücadelede, neredeyse dünyanın tamamı, her alanda etkilenmiştir. Türkiye de Soğuk Savaş sürecinden doğrudan etkilenen ülkeler arasındadır. Özellikle Sovyet korkusu, diğer deyişle Anti-Komünizm, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve hatta sosyo-kültürel politikalarına yön vermiştir. Bu etki Türkiye’deki milliyetçilik ve din alanlarında da kendini göstermiş, Soğuk Savaş öncesi durumdan tamamen farklı bir hal almıştır.
Çalışmamızda; Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında, İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden sonraki ilk beş yıl, Türkiye’de Anti-Komünizm etkisiyle milliyetçilik ideoloji ve din anlayışının nasıl şekillendiği ve bu iki olgunun bu etkiye göre ilişkisinin yeniden nasıl düzenlendiği ele alınmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında birbirine yakın durmayan din ve milliyetçiliğin, anti-komünizm etkisiyle ittifak haline gelmesi incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tarih |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ocak 2020 |
Gönderilme Tarihi | 24 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |