Göç hadisesi Osmanlı topraklarında kuruluş devrinden itibaren çeşitli nedenlerle sürekli olarak yaşandıysa da özellikle savaş kaynaklı göçlerin yoğunluğu son dönemlere tesadüf etmektedir. 1774 yılında imza edilen Küçük Kaynarca Anlaşması’ndan itibaren kendini gösteren Çarlık rejiminin yayılmacı politikaları, XIX. yüzyılın ilk yarısına kadar yer yer yoğunlaşan göçlere neden olmakla beraber en yıkıcı dalgalar Kırım Savaşı’ndan sonra başlamış ve Doksanüç Harbi’nin peşi sıra büyük bir insani drama dönüşmüştür. Başka bir ifadeyle Kırım ve Kafkas ahalisinin yerinden edilmesi ve Balkan coğrafyasının Osmanlı elinden çıkmaya başlaması 1910 yılına kadar üç milyonun üzerinde bir nüfusun İstanbul ve Anadolu topraklarına göçünü zorunlu kılmıştır. Bu durum karşısında devlet, bir yandan kurumsal olarak iskânı organize etmeye çalışmış, diğer yandan göçün neden olduğu ekonomik ve sosyal sıkıntıların üstesinden gelmeye gayret sarf etmiştir. Söz konusu sıkıntılardan biri de muhacir evladının geleceği, toplumsal kurallara, vatana ve devlete bağlılığı, talimi ve terbiyesi meselesidir. Osmanlı Devleti, yeni bir yaşam kurmaları için muhacirlere verimli topraklar tahsis ederken kurulan hemen her yeni yerleşim yerinde ilköğretime yönelik mektepler açmayı ihmal etmemiştir. Öte yandan İstanbul ve taşradaki eğitim kurumları muhacir çocukların istifadesine sunulmuştur. Yetim kalmış çocukların barınmaları, giyim kuşamları temin edilmiş, yaşlarına göre yatılı mekteplerde eğitim almalarına imkân sağlanmıştır. Bu bağlamda çalışma ağırlıklı olarak 1860 ile 1900’lü yıllar arasında Osmanlı Devleti’nde muhacir çocuklara sunulan eğitim imkânlarına genel bir bakış üzerine şekillenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tarih |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 3 Eylül 2020 |
Gönderilme Tarihi | 12 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 |