With the technical and scientific developments in the 19th century and their institutionalization as academia, nature moved away from its privileged position in philosophy and became the subject of natural sciences as an object of research. Following the natural sciences in the process of reification in general and disciplinarization in this context, the social sciences placed nature in opposition to the designs of culture, civilization, society, etc., which are now assumed to be the ideal of humanity. Nature is neither the ideal nor the place where the ideal is investigated, it is now the most comprehensive name for the primitive. On the social dimension, the natural is the remnants of the archaic past that extend into the modern period as an anomaly. Particularly in anthropology, when the prehistoric past of modern human was being studied, the communities considered primitive were examined and it was discussed why they could not dominate nature and civilize. In the period dominated by this tradition, which can be considered anthropocentric because it considers communities outside the civilized mold to be in a state of nature, anthropologist Bateson criticized these essentialist narratives with his research. He evaluated the inter-community relationship not in terms of a logic of exchange based on interaction, but in terms of relationality. He argued that social change could have a universal logic. In his studies ranging from ethnography to ethology, he produced concepts such as schismogenesis, plateau, rhizome. Deleuze-Guattari, through the assemblage of conceptualizing logics, appropriated Bateson’s concepts and discussed the conditions under which species have transitions on the same plane instead of differences between them. In this study, how this conceptual transition from anthropology to philosophy is contextually reproduced is discussed by referring to primary sources, and as a laytmotif how the dualisms established with nature are criticized is investigated.
plateau rhizome schismogenesis assemblage Bateson Deleuze Guattari
Doğa, 19. yüzyıldaki teknik ve bilimsel gelişmeler ve onların akademi olarak kurumsallaşmasıyla felsefedeki öncelikli konumundan uzaklaşırken, araştırma nesnesi olarak doğa bilimlerinin konusu olmuştur. Genel olarak şeyleşme, bu bağlamda disiplinleşme sürecinde doğa bilimlerini takip eden sosyal bilimler doğayı, artık insanlık ideali varsayılan kültür, uygarlık, toplum vb. tasarımlarının karşısına yerleştirmiştir. Doğa ne ideal olandır ne ideanın araştırıldığı yerdir, o artık ilkel olanın en kapsamlı adıdır. Toplumsal düzlemde ise doğal olan, arkaik geçmişin bir anomali olarak modern döneme uzanan kalıntılarıdır. Özellikle antropolojide, modern insanın tarih-öncesi geçmişi araştırılırken ilkel kabul ettikleri topluluklar incelenmiş ve onların neden doğaya hükmedemedikleri ve medenileşemedikleri tartışılmıştır. Uygar kalıbının dışında kalan toplulukları doğa durumunda kabul ettiği için antroposantrist sayılabilecek bu geleneğin egemen olduğu dönemde, antropolog Bateson bu özcü anlatıları araştırmalarıyla eleştirmiştir. Topluluklar-arasını etkileşime dayalı bir alışveriş mantığıyla değil, ilişkisellik içerisinde değerlendirmiştir. Toplumsal değişimin evrensel bir mantığa sahip olabileceğini öne sürmüştür. Etnografyadan etolojiye varan incelemelerinde şizmogenez, yayla, rizom (köksap) gibi kavramlar üretmiştir. Deleuze-Guattari, kavramsallaştırma mantıkları düzenleme aracılığıyla, Bateson’ın kavramlarını alımlamış, türler arası farklılıklar yerine onların aynı düzlemde hangi koşullarda geçişlere sahip olduklarını tartışmışlardır. Bu çalışmada da antropolojiden felsefeye uzanan bu kavramsal geçişin bağlamsal olarak nasıl yeniden üretildiği öncelikle birincil kaynaklara başvurularak tartışılırken laytmotif olarak doğa ile kurulan düalizmlerin nasıl eleştirildiği gösterilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | 20. Yüzyıl Felsefesi, Düşünce Tarihi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Eylül 2024 |
Gönderilme Tarihi | 8 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 21 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 38 |
Dergimiz 2024 yılından itibaren ikisi olağan biri dosya konulu özel sayı olmak üzere 3 sayı olarak, Mayıs (olağan sayı) Eylül (özel sayı) ve Aralık (olağan sayı) aylarında yayınlanacaktır.
2024 yılı özel sayımız ve Aralık ayındaki olağan sayımız için makale kabulü tamamlanmıştır.
Özel sayılarımızda yalnızca dosya kapsamında yer alan makalelere yer verilecektir. Makalenizi gönderirken hangi sayıda değerlendirilmesini istediğinizi bir notla bildirmeniz karışıklıkları önleyecektir.
İlginiz için teşekkür ederiz.