Geleneksel bir uygulama olan gün; kent ortamının yaratımı olarak karşımıza çıkmakla beraber çeşitli sosyal çevre ve şartlar içerisinde gördüğümüz kadın tiplerini bir araya getiren ortamdandır. Tarihsel gelişimi içerisinde belirli özellikleri üzerinden karikatürize edilerek bizlere sunulmuş olan bu uygulama, pek çok halk bilgisi yaratmasını bünyesinde bulundurmakla beraber aynı zamanda kadın kimliğinin tüm aktarımını sergileyebildiği, toplumsal ve kültürel kodların getirdiği rol ve sorumlulukların arasında sıkışıp kalan kadının hem sosyalleşebildiği hem de kimlik ve karakter özelliklerinin temsillerini sunabildiği bir ortam olarak da karşımıza çıkmaktadır. Gün içerisindeki kadınların farklı karakter ve kişilik özelliklerine sahip olması sebebiyle çeşitli kimlik özellikleri ve temsilleriyle karşılaşmak da mümkündür. Farklı karakter ve kimlik özelliklerinin aynı ortamda bir araya gelmesi, temsillerin de çeşitlenmesine neden olmaktadır. Bahsettiğimiz bu özelliklerin temsillerinden biri de kuşkusuz ki statü yarışıdır. Kadın iletişiminin oldukça yoğun olduğu bu uygulama, bazı yapısal kısımları ile ister istemez statü gösterisine dönüşmektedir. Gün adını verdiğimiz bütüncül yapının daha küçük yapısal birimlerinden olan yeme-içme ve giyim-kuşam unsurları, özellikle bu gösterinin en iyi temsil alanlarındandır. Yemeği iyi yapması ya da giyim-kuşamına dikkat etmesi ile bilinen bir kadın, statü endişesi sebebiyle bu konularda her zaman özenli davranacaktır. Bu özen, kazanılan veya sahip olunan imajları ve dolayısıyla da statüyü kaybetmek istememe veyahut belli bir statü kazanma isteği ile alakalıdır. Özellikle para, ün, itibar edinme gibi isteklerin neden olduğu statü arayışı ve yarışı, gün özelinde minyatür bir ün ve itibar edinme ifadesi olarak görülmektedir. Diğer bir deyişle kadınlar arasındaki statü yarışının hem doğduğu/yaratıldığı hem de aktarıldığı bir mekân olan gün, bu yarışın tüm temsillerini de görebilmemiz için oldukça elverişli bir ortam olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum da günün, sadece “dedikodu ortamı” olma özelliğinden sıyrılarak kültürel işlevlerine ve dolayısıyla da günün sürdürülebilir olma durumuna işaret etmektedir. Bu makalede, öncelikle gün kavramı açıklanmış olup gün katılımcısı olarak gördüğümüz kadının kimlik, karakter, kişilik özellikleri ele alındıktan sonra bu özelliklerin üzerine inşa edilen statü meselesinin, gün uygulamasının yeme-içme, giyim-kuşam, tasarruf araçları, iletişim gibi yapısal kısımlarını kendisine temsil ortamı olarak seçmesinin nedenleri ve bu ortamların bahsedilen temsil süreçlerinde ne gibi işlevleri olduğu incelenmiştir. Bu inceleme ile kadının tüm kimlik ve karakter özellikleriyle alakalı rol ve sorumluluklarını icra edebildiği ve diğer kadınların beğenisine sunabildiği gün ortamının, günün tarihsel gelişimi içerisinde önce söz konusu geleneksel uygulamanın kendisinin sonrasında ise bu uygulamayı oluşturan yapısal birimlerin bir statü simgesi ve ifadesi olduğu; katılımcılar, mekân, yeme-içme, giyim-kuşam, iletişim gibi bu yapısal kısımların her birinin kadının statü elde etmesi veya elde ettiği statüyü kaybetmemesi ya da pekiştirmesi için pek çok temsil icra ettiği bir mekân durumuna geldiği sonucuna varılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 4 Sayı: 2 |