David Harvey, 1970’lerin krizinin ardından, sermayenin yeni birikim modelini Marx’ın “ilk birikim”* kavramı ile özdeş tuttuğu “mülksüzleştirme yoluyla birikim”** ile açıklamakta, “yeni emperyalizm” şeklinde ifade ettiği dönemin de bu kavram üzerinde yükseldiği görüşünü savunmaktadır. Harvey’in iddiası, Marx’ın sözünü ettiği ilk birikimin tarihte bir kez olmuş ve sona ermiş bir şey değil, bugün hala devam eden bir süreç olduğu yönündedir. Özellikle, özelleştirme meselesi üzerinden tartışılan bu kavram ve birikim modeli 1970’lerden itibaren suyun, eğitimin, sağlık hizmetlerinin pek çok ülkede özelleştirilmesi ile görünür hale gelmiştir. Bu mülksüzleştirme biçimlerinin “en azından yüzeysel olarak Marx’ın Kapital’de tarif ettiği şekilde, işyerinde artık değer üretmek için canlı emeğin sömürülmesiyle doğrudan ilgili olmadığı”, Harvey’in en önemli tezlerinden biridir. Bu çalışmanın temel sorusu, Harvey’in mülksüzleştime yoluyla birikim analizinin sağladığı temel araçların ve bu bağlamda “artı değer üretiminin canlı emek sömürüsüyle doğrudan ilişkili olmadığı” hipotezinin Türkiye için geçerli olup olmadığı sorusudur. Bu nedenle çalışmada, mesele eleştirel bir bakış ile ele alınarak, Türkiye’de özgür ve özgür olmayan emek kategorilerinin mevcut üretim biçimi tarafından sürekli bir biçimde yeniden üretildiğine dikkat çekilmektedir
mülksüzleştirme yoluyla birikim ilkel birikim emek piyasaları
David Harvey argues that after the crisis of the 1970s, the new accumulation model can be expressed with the notion of “accumulation by dispossession” coinciding with the concept of “primitive accumulation” of Marx and this period that he expressed as “new imperialism”. has been built upon this concept. Harvey claims that the primitive accumulation that Marx mentions is not a once and for all phenomenon in history, it is not something that has come to an end, but a still continuing process. In particular, this notion and accumulation model discussed over the issue of privatization, has become visible since the 1970s with the privatization of water, education and health services in many countries and one of the most important theses in Harvey's work is that these forms of dispossessions are “not at all directly related to the exploitation of labor, as described in Marx’s Capital, at least in the workplace.” The basic question of this work is whether the basic tools that Harvey's accumulation analysis through dispossession provides and the hypothesis that “the production of surplus value is not directly related to the labor exploitation” apply to Turkey. For this reason, attention is drawn to the fact that the free and unfree labor categories in Turkey are constantly reproduced by the current mode of production, with a critical view of the issue.
accumulation by dispossession primitive accumulation labor market
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 628 |