Türkler ve Araplar son olarak Osmanlı Devleti’nde kader ortaklığı yapmışlardır. Ancak Osmanlı Devleti’nin son iki yüzyılında baş gösteren sorunlar iki milletin kaderini yeniden tayin etmiştir. Zayıflayan merkezi otorite, ekonomik sorunlar, milliyetçilik akımının cazibesi, Hilafet makamı ve bütün bu sorunların Avrupalı devletler tarafından işlevsel hale getirilmesi sonucu bazı Arap kabileleri Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmışlardır. Bu ayaklanmaların ekonomik nedenlerinin yanı sıra bir başka önemli nedeni Hilafet makamındaki hak iddiası olarak gösterilebilir. Osmanlı yönetiminde olan İttihat ve Terakki yöneticilerinin Almanya ile müttefik olmasını dikkate alan isyancı Arap liderleri Hristiyan bir devletle ittifak yapılmasını kullanarak Osmanlı Devleti’nde olan Hilafet makamını ele geçirmek istemişler ve halkı bu şekilde yönlendirmişlerdir. Orta Doğu’daki petrol yataklarının ele geçirilmesini ve Hindistan sömürge topraklarına giden yolların elde tutulmasını hedefleyen Avrupalı devletler de isyanlarda maddî olanak sağlayan güç olarak tarih sahnesinde yerini almış ve çeşitli psikolojik harp yöntemleri ve ajanlık faaliyetleri ile bölgede faaliyetler yürütmüştür. Arap isyanları, öncesi ve sonrasında meydana gelen hadiseler Türk edebiyatında da önemli bir yer edinmiştir. Yazarlar romanlarında isyanların perde arkasını, sebep ve sonuçlarını işlemişlerdir. Bu çalışmada Türk romanında Arap isyanlarının yansımaları ve yazarların isyanlara dönemsel yaklaşımları incelenecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 31 |
Açık Erişim Politikası