Milyas Bölgesi'nin Roma Dönemi Yol ve Yerleşim Yapısı
Deniz seviyesinden ortalama 1100 m yüksekliğe sahip Elmalı Platosu etrafı yüksek dağlarla çevrili ve önemli su kaynaklarına sahip, hafif engebeli mümbit bir düzlüktür. Ovanın kuzeyinde ve güneyinde bugün büyük ölçüde kurutulmuş olan iki göl bulunmaktadır. Kuzeydeki Karagöl, güneydeki ise Avlan ismini taşımaktadır. Akdağ'dan (antik Kragos) doğup, Avlan Gölü'ne dökülen Akçay (antik Aedesa), daha sonra Avlan Gölü'nü düdenler aracılığı ile terk ederek Alakır Çayı ismiyle (antik Arykandos) denize ulaşır. Yağışlı mevsimlerde kabaran göl suları ovanın büyük bölümünü kapladığı için, antik çağlarda bölgenin yerleşim coğrafyası ve yerleşimler arasındaki ulaşım sistemi bu doğal koşullara göre şekillenmiştir. Likya Bölgesi'nin zahire ambarı niteliğini taşıyan ve çeşitli edebi ve epigrafik kaynakta Milyas adıyla anılan Elmalı Platosu Patara Yol Anıtı'ndan anlaşıldığı gibi, her yönden gelen yolların birleştiği bir göbek özelliğini de taşımaktaydı. Söz konusu anıtta Elmalı Ovası'nda yer alan beş kent ve bu kentler arasındaki yol güzergahları şöyle sıralanmaktadır:
Güz. 27 Kastabara'dan Khoma'ya … Stadia
Güz. 28 Khoma'dan Podalia'ya 40 Stadia (yak. 7,5 km)
Güz. 29 Khoma'dan Milyas'daki Kodopa'ya 3[2]Stadia (yak. 6 km)
Güz. 30 Kodopa'dan [Akarassos'a …Stadia]
Güz. 31 Akarassos'tan [Soklai'a … Stadia]
Güz. 32 Soklai'dan [Podalia'ya … Stadia]
Güz. 33 Podali[a'dan … Arneai'ya] 10[4 Stadia]
Güz. 34 Pod[alia'dan Arykanda'ya … Stadia]
Bu listeye göre, batı yönünden gelip Khoma'ya ulaşan yol burada iki yöne ayrılmakta ve ovayı çepeçevre dolaştıktan sonra yine aynı yere gelmekteydi. Şu halde adı geçen kentler ovanın kenar kısımlarında, yani dağ eteklerinde ya da göllerin ıslak zemininden daha yüksek kısımlarda aranmalıdır. Öyle anlaşılıyor ki, ovanın orta bölümleri iki göl dolayısıyla yerleşime ve ulaşıma elverişli değildi. „Höyük“ anlamına gelen Khoma Kenti'nin bugünkü Hacımusalar yanındaki büyük Höyük olduğu bilim dünyasınca uzun zamandır bilinmekteydi. Ne var ki, yol burada biri Podalia'ya, diğeri Kodopa'ya gitmek üzere iki yöne ayrılmaktaydı ve bu noktada ilkin, hangi kentin hangi yönde olduğu sorusunun cevaplandırılması gerekiyordu. Ancak bundan sonra diğer üç kentin yerlerinin saptanabilmesi mümkün olabilirdi. Her ne kadar bilim dünyasında Podalia'nın yeri hakkında çeşitli görüşler ortaya atılmış ise de, biz ilkin bu kentin Avlan Gölü'nün kuzey kıyısında yükselen tepe üzerindeki Buraliye Harabeleri ile özdeş olduğu varsayımından hareketle arazideki gözlemlerimize yön verdik. Çünkü, bu varsayımda en önemli ipucunu yine Patara Yol Anıtı vermekteydi. Şöyle ki; yol listesinin 33. ve 34. güzergahlarında Podalia'yı sahile bağlayan iki güzergah verilmekteydi. Bu da açıkça, Podalia'nın Elmalı Ovası'nın güneyinde, yani Avlan Gölü civarında aranması gerektiğine işaret etmekteydi. Esasen gerek iki sözcük arasındaki ses benzerliği (Buraliye/ Podalia) gerekse Patara Yol Anıtı'nda Khoma ile Podalia arası için verilen 7,5 km'lik uzaklık da bu varsayımımızı doğrular nitelikteydi. Karamık Köyü yakınlarındaki Buraliye ören yerinde yaptığımız incelemeler ve Hacımusalar–Tekke Köyü ile Avlan Gölü arasında bulduğumuz yol kalıntıları bu tahminimizde yanılmadığımızı gösterdi. Khoma (Hacımusalar) ile Podalia arasındaki yol (Güz. 28) bugünkü Abdal Musa Türbesi'nin bulunduğu Tekke Köyü'ne kadar çamurluk bir sahadan geçmek zorundaydı. Arazide bugün hala görülebilen ve her biri tonlarca ağırlıktaki blok taşların döşenmesinden oluşan kilometrelerce yol kalıntısı bu gerçeği doğrular niteliktedir. Yumuşak ve ıslak zemin üzerinde uzayıp giden bu devasa büyüklükteki sayısız taş dizilerine bir anlam veremeyen yöre sakinleri, duruma bir halk inancıyla cevap bulmaya çalışmış ve bu olguyu Abdal Musa ile ilişkilendirmiştir.
Podalia'yı Elmalı Ovası'nın güneyinde Avlan Gölü'nün kuzey kıyısındaki Buraliye Harabeleri'ne yerleştirince, Khoma'dan sonra ikinci güzergah olarak verilen Kodopa'yı (Güz. 29) bunun ters yönünde, Khoma'dan (Hacımusalar) yaklaşık 7 km kuzeyde Karagöl'ün güneybatı kıyısında bir yerde aramamız gerekmekteydi. Araştırmalarımız Kuzuköy civarında sonuç verdi. Burada güney–kuzey yönünde dağ eteği boyunca giden antik yol kalıntılarına, Çatal Tepe üzerinde ise antik yerleşime rastladık. Gerek kalıntılar gerekse mesafe bakımından, bu yerleşim yerinin antik Kodopa'yı karşılama olasılığı yüksektir. Kodopa bugüne kadar ismi bilinmeyen yeni bir antik köy yerleşimi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yol, Karagöl'ün karşı tarafındaki Balıkçı Dağ'ı batı yamacından geçerek Elmalı Kasabası yönüne doğru ilerlemektedir. Söz konusu taş döşeli Roma yolunu Geçitköy (Mümür) ile Ördek Beli arasındaki engebeli arazide Elmalı yönünde kesintili biçimde kilometrelerce izlemek mümkündür. Patara Yol Anıtı'nın Kodopa'dan sonra verdiği Akarassos (Güz. 30) kenti bugünkü Elmalı olmalıdır. Çünkü bu civarda Elmalı'dan başka bir yerde antik kalıntılara rastlanmamaktadır. Bu küçük kent her ne kadar İ.S. 6. yy'da yaşamış olan kutsal Sion Manastırı başpapazı Tragalassos'lu Nikolaos'un yaşam öyküsünde anılmakta ise de, yeri bugüne kadar saptanamamıştır. Bu lokalizasyonumuz, Elmalı'nın antik ismini öğrenmiş olmamız bakımdan da, önem taşımaktadır. Yol Anıtı'nda bundan sonra gelen Soklai Köyü (Güz. 31) de yine Nikolaos'un yaşam öyküsünde geçmekle birlikte, konumu bugüne kadar saptanamayan yerlerden biridir. Gerek Yol Anıtı'ndaki sıra, gerekse yukarıdaki lokalizasyonlarımız takip edildiğinde, Soklai'ı bugünkü Söğle Köyü'ne yerleştirmekten başka seçeneğimiz kalmamaktadır. Bunun yanı sıra, isimler arasındaki büyük ses benzerliği ve köyde karşımıza çıkan çok sayıda antik kalıntılar ve yazılı taş eserler bu lokalizasyonu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde kesinleştirmektedir.
Soklai'dan sonra yol tekrar Podalia'ya dönerek (Güz. 32) Elmalı Platosu çevresindeki turunu tamamlamaktaydı. Antik yolun Podalia'ya en kısa güzergahtan gidebilmesi için, Söğle Köy'ünün batısında kuzey–güney yönünde uzanan dağ silsilesini ikiye ayıran Gavurali Boğazı'nı geçmek zorundaydı. Arazide yaptığımız gözlemler bu tahminimizi kuşkuya yer bırakmayacak şekilde doğruladı. Gavurali Boğazı'nda gerçekten de, bugün bile yer yer kullanılabilir durumda olan, taş döşeme Roma yolunu kilometrelerce takip etmek mümkündür. Yolun izleri, bu geçidin sert zeminini terk edip Avlan Gölü kıyısına çıkınca kaybolmaktadır. Yolun bundan sonra Podalia'ya kadarki güzergahı için iki seçenek bulunmaktadır: Ya gölün kuzeyini çevreleyen yumuşak ve ıslak zemin üzerinde, Khoma ile Podalia arasındakine benzer büyük blok taş döşemeden meydana gelen kestirme bir yol vardı, ya da yol gölü doğu–güneydoğu kıyısından dolaşarak uzun bir güzergahtan Podalia'ya ulaşmaktaydı. Bu durum, ancak arazide yapılacak daha ayrıntılı çalışmalardan sonra açıklığa kavuşacaktır.The System of Roman Roads and Settlements in the Lycian Milyas
The authors present a detailed description of the topography of the Milyas upland with its minor and major settlements connected with one another by a road system. Owing to the geographical conditions in the Milyas with two lakes which took up a large portion of the upland and with extensive marshland between these lakes, there had never been a centrally located, powerful polis. Instead, there was a number of minor towns, namely Choma and Podalia, which are known from coin legends and literary sources, and Kopoda, Akarassos and Soklai mentioned in the Stadiasmus of Patara. Under Claudius these five towns were connected by a circular road which was, in some areas, elaborately built with big, heavy stone blocks because of marshy terrain. For example, the 7.5 km stretch of road from Choma to Podalia saw the highest construction input not only in the Milyas but also in the whole of Lycia. According to the authors, the fact that the Romans built elaborate, wide roads in some areas of the Milyas is due partly to the topographical conditions and partly to the importance of the upland as a transit area to the northern provinces.
Birincil Dil | Almanca |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Mayıs 2004 |
Gönderilme Tarihi | 3 Ocak 2004 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2004 Cilt: 1 |