That is the fact that the relationship between the individual and society has an importance for human sciences from both social and political aspects. Therefore we know that various comparative thought/ ideologic approaches in relation to the structure betweeen the individual and society and the prioritised arguments regarding the basic dynamics of that structure form one of the constant issues of human sciences. Liberal and positivist thinking as the samples of such forms of thought differs severely both ontologically and epistemologically from each other and possesses a projection on the relation between indivual and society which is dramatically contrary to each other. In this paper, we aim to reveal adverseness and parallelism in terms of “designability the individual and the society” by comparing pozitivizm which asserts that people’s efforts should mainly be about both finding the constant laws between incidents and designing society/able to design society by accepting that as in natural sciences there are some rules in the mechanism of the society so the society seems like an living organism and this organism cannot be aparted from its whole structure, with liberalism which asserts that because of being person oriented and a whole structure of the society, it doesn’t have a practicable character to be designed.
Birey ve toplum ilişkisinin, hem siyasal hem de sosyal açıdan beşeri bilimler için taşıdığı önem bir vakıadır. Bu sebeple, birey ve toplumun yapısı, ilişkileri ve bu ilişkilerin temel dinamiklerine dair önceledikleri argümanlara ilişkin olarak birçok düşünce/ideolojik yaklaşımın karşılaştırmalı bir şekilde beşeri bilimlerin değişmez konularından birisi olduğunu bilmekteyiz. Bu düşünce biçimlerinden olan liberalizm ve pozitivist anlayışın da, birbiriyle hem ontolojik hem de epistemolojik açıdan çok ayrı, hatta taban tabana zıt birer birey ve toplum geometrisi çizdiklerini söylemek yanlış olmayacaktır. Biz bu çalışmada, toplumu canlı bir organizmaya benzeterek bu organizmanın işleyişinin bütünden soyutlanarak yapılamayacağını, tıpkı doğa bilimlerinde olduğu gibi toplumun işleyişinde de yasaların olduğunu öne sürerek, insanın ödevinin olaylar arasındaki değişmez yasaları bularak toplumu dizayn etmek/edebilmek olması gerektiğini söyleyen pozitivizm ile; bireyi merkeze alan ve toplumun tek tek bireylerin toplamından başka ve fazla bir şey olmadığını söyleyerek, toplumsal yapı ve değişimleri anlama ve açıklamanın biricik yolunun bireyden geçtiğini, dolayısıyla da, toplumun total bir yapı olarak, dizayn edilmeye müsait bir karakteri içkin olmadığını öne süren liberalizmin arasındaki ilişkiyi karşılaştırmalı bir şekilde ele alarak, “birey ve toplumun dizayn edilebilirliği” açısından aralarındaki karşıtlık ve paralellikleri ortaya koymaya çalışacağız
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ocak 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.