Türklerin mensup olduğu dinlerin ortak noktalarından biri ölümden sonra yaşamın varlığına duyulan inançtır. Türkler kültürel tavırlarını dini algılayış ve yaşayış şekillerine yansıttıkları gibi mezar yapılarında da kimliklerini belli etmiş ve ölü gömme geleneklerini devam ettirmişlerdir. Türkler için yüzyıllar içinde kurganlardan türbelere; ayak ve şahide taşından oluşan mezarlara geçiş yaşanmıştır. Bu çalışma Tekirdağ ilinin Ergene ilçesinin Velimeşe kasabasında, Eski Mezarlık adı ile anılan alan üzerinden elde edilen verilerle ortaya çıkarılmıştır. Bugün Velimeşe olarak bilinen bu bölge Roma ve Osmanlı idarelerine şahitlik etmiştir. Bu sebeple Velimeşe Osmanlı ve Roma imparatorluklarının izlerini taşımaktadır. Anadolu’dan Balkanlara Türk göçlerinin neticesinde yerleşimlerin meydana geldiği bu bölgede Velimeşe arşiv kaynaklarında önce kışlık olarak tanımlanmış daha sonra köye dönüştürülmüştür. 400 yıla yakın bir tarihi geçmişi bulunmaktadır.
Ölümün en önemli hatırlatıcısı olarak nitelendirilebilecek mezar taşlarında defnolunmuş kişiye ait isim, unvan, ölüm tarihi gibi bilgiler; baş taşı için seçilen metinlerde anlatılmaya çalışılan hikayeler ve aynı zamanda kullanılan taşların sahip olduğu şekiller araştırma konusudur. Mezar taşları bulundukları bölgenin sosyolojik, coğrafi, tarihi ve kültürel yapısı hakkında pek çok bilgi vermektedir. Bunun yanında mezar taşlarının kitabeleri edebi açıdan önem taşımaktadır. Bu sebeple mezar taşları ve kitabeleri farklı alanlarda kaynak olarak kullanılabilmektedir. Velimeşe eski mezarlık alanında bulunan ve toprak altında kalanlar hariç ulaşılabilen 36 Osmanlı mezar taşı kaynak olarak seçilmiştir. En eskisi 1882 yılına tarihlenen mezar taşları tarih itibari ile geçiş dönemine ait özellikler yansıtan taşlardır. Bu sebeple ne XVIII. yüzyıl öncesi mezar taşları gibi gösterişli ve özgün şekillere sahiptir ne de günümüz mezar taşları gibi sade bir görünüme sahiptir. Bu sahada bulunan mezar taşları arasında Osmanlı tipi olarak sınıflandırılabilecek fes başlı mezar taşı formlarının Cumhuriyetin ilk yıllarında ölenler için tercih edildiği görülmektedir. Bunun yanında 1928 yılında yürürlüğe giren kanun ile beraber mezar taşlarını da kapsayacak şekilde resmi ve gayri resmi levha ve tabelalarda Latin alfabesi kullanımı zorunlu tutulmasına rağmen alanda 1933 yılına ait Osmanlıca Türkçesi ile yazılmış mezar taşları mevcuttur. Tüm bu veriler alandaki mezar taşlarının geçiş dönemi özellikleri taşıdığını ortaya koymaktadır. Yaklaşık 400 yıllık bir geçmişe sahip araştırma alanında en erken tarihli mezar taşının 1882 yılına aittir. Bulunan mezar taşlarının üstünde yazan tarihler ve Velimeşe’nin, bulunduğu bölgede yaşanan deprem, sel, salgın hastalık gibi vakaların tarihleri karşılaştırılarak bölge insanın söz konusu olaylardan etkilenmiş olup olmadığı tetkik edilecektir. Ayrıca tarih, yerleşim yerleri, cinsiyet, lakap ve unvan bilgileri gibi verilerden hareketle Velimeşe havalisi hakkında yorumlar yapılacaktır. Çalışma içerisinde mezar taşlarına ait detaylı tipolojik değerlendirmeden ziyade kitabelerin içerdiği bilgilerden yola çıkarak siyasi ve sosyal alanlarda değerlendirmeler yapılacaktır.
Belief in an afterlife is a commonality among the several prominent religions of Turkic people. Besides reflecting their cultural views on their religious faiths and behaviors, The Turks reflected their cultures, religious faiths and behaiour on their tombs and funerals and continued their burial traditions Turkish tombstransitioned gradually from “Kurgans” to “Turbe, to burial chambers with ayak and shahide stones on both ends of the grave” This study was made possible by the data obtained from the research on a cemetery named “Eski Mezarlık”, in the town of Velimeşe, at district of Ergene, Tekirdağ. The cemetery bears traces of the Roman and Ottoman Empires as the burial site was build near major administrative centres of both civilisations.The origin of the Velimeshe dates back to approximately 400 years ago, with the Turks settling from Anatolia to the Balkan peninsula as a result of Ottoman migration policies. Velimeshe was at first defined as a Kishlak, large wintering settlements reserved for husbandry and sanctuary, and later converted into a hamlet.
In this academic study tombstones — most potent reminders of impending death — are inspected, and the primary inscriptions they contain; name, alias, ancestry indicators, birth and death dates, engraved texts, as well as the shape of the stones are documented and analyzed. Tombstones contain information about the historical, cultural, sociological, and geographical aspects of the region in whivh they are located. In addition, the epitaphs on the tombstones are of literary importance. Therefore, tombstones and epitapts can be taken as sources in a variety of academic fields. Thirty-six of the Ottoman tombstones discovered in Velimeshe, excluding unexcavated ones, were examined, and documented as sources. The tombstones, the earliest of which dated to 1882, exhibit the characteristics of the transition period: While they are not as artistic and unique as pre-XVIIIth century tombstones, they are also not as simplistic as their modern equivalent. It is noticeable that the tombstones formed in the Ottoman style fez were favoured for those who passed away in the early years of the republican period. In addition, with the law enacted in 1928, use of the Latin alphabet was mandated on official and unofficial documents, signs, and boards: which included tombstones. Despite the mandate, some of the tombstones in 1933 still used the Ottoman Alphabet. All of this data demonstrates that the tombstones in the location exhibit characteristics of a transitional period. In the research area that contains 400 years of history, the most recent tombstone dates to 1882. By comparing the dates on the tombstones with the dates of the disasters (such as; earthquakes, floods, and epidemics…) documented in the town of Velimeşe, it will be examined whether the people of the region have been affected by these events or not. In addition, statements will be made about the Velimeşe region, based on the obtained datas, such as; dates, settlements, gender, alias, and nobility titles. In the study, political and social evaluations will be made based on the information obtained from the inscriptions rather than the through typological evaluation of the tombstones.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Temmuz 2023 |
Gönderilme Tarihi | 4 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |