Timur has a very particular place in the history of Central Asia as an incredibly important conqueror and a leader with a dash of derring-do. Born in Şahr-i Sabz, a city located on the north of Samarkand, he was brought up with Turkic and Islamic moral both together. After he captured the sovereignty of Mawarannahr in 1370 Timur had lived through a decade of tribal riots and conspiracies. Then he intensed his efforts to expand his state in every direction diligently. Relatively he defeated Eastern Chaghatayids, Khwarazmians, Golden Horde, Indians, Mamluks and Ottomans. Even though he had very devastating effects in the region he acrossed with his army, he restored many regions even better before and built a glorious state in a lifetime. He was not an ordinary steppe warrior. He had a sophisticated intellectual and deep knowledge about many things. Actually Timur was mostly busy with sedentary societies already in the beginning of his military career because he lived in the urbanized regions of the Central Asia. But he was the commander of nomadic Chaghatayid army and he had to lay the rules for his army in the face of sedentaries before he besiege the citadels, castles and cities. Also military strategies and tactics should have been arranged for these cases. He cared about providing security for the defeated side. This was important for integrating the new-conquered cities into the Timurid state. Thus process of cash flow from periphery to the center would work out perfectly as expected. Last but by no means least, Timur as a world conqueror had wanted to be known not as cruel leader, but a fair one. Of course his understanding of fairness seemed strange and extreme to some people. But while loyalty was rewarded by him in most generous way, the contumacy was punished in a way to set an example. As we’ll see, Timur stayed loyal for his principles in entire part of his political life and didn’t oversee them. That’s why this paper is wrought. Timur’s relations with sedentary societies can be seen most clearly in his campaigns against them. Because that campaigns had brought about the meetings of two different world. His precaution, priorities and orders during the sieges of sedentary nations can be read from sources. But the information which sources gives us must be tackled very carefully. Especially besieges that took place in India, Iran and Syria are including a lot of information and examples to understand his attitude against sedentaries. When besieges are investiged, it is understood that Timur wasn’t a barbar who randomly attacked on cities, killing peoples and sacking them. In every besiege smartest tactics were followed, duly moves taken and foresighted policies pursued. In this context the commanders and bureaucrats of the Timurid State performed very important roles. All of that relations are crucial. In this article the author, based on sources, deals with Timur’s besieging of sedentary societies, capturing of cities and his principles which he followed after that process.
Timur Orta Asya tarihinde olağanüstü derecede önemli bir fatih ve çok cesur bir lider olarak oldukça özel bir konuma sahiptir. Semerkand’ın kuzeyindeki Şehr-i Sebz’de doğan Timur Türk ve İslam ahlakıyla büyümüştür. Maveraünnehr’de hâkimiyeti ele geçirdikten sonra Timur toplam on yıl süren boy savaşları ve isyanlarıyla karşı karşıya kalmış ve bunları başarıyla atlatmıştır. Sonra çabalarını her istikamette büyük bir titizlikle devletini genişletmeye yoğunlaştırmıştır. Sırasıyla Doğu Çağataylıları, Harezmliler, Altın Orda, Hintliler, Memlûkler ve Osmanlıları mağlup etmiştir. O, ordusuyla birlikte geçtiği yerlerde pek yıkıcı etkiler bıraksa da birçok bölgeyi ıslah etmek suretiyle eskisinden daha iyi hale getirmiş ve bir insan ömründe büyük bir devlet inşa etmiştir. Timur alelade bir bozkır savaşçısı değildi. Oldukça gelişmiş bir zekâsı ve birçok konuda derin bilgisi vardı. Aslında Timur daha askeri kariyerinin başında çoğunlukla yerleşik toplumlarla meşgul olmuştu. Bunun sebebi kendisinin Orta Asya’nın medeni sahalarında yaşamış olmasıydı. Fakat o, göçebe Çağatay ordularının komutanıydı ve hisarları, kaleleri ve şehirleri kuşatmadan önce yerleşikler karşısında ordusunun uyacağı kuralları ortaya koymalıydı. Ayrıca askeri stratejiler ve taktikler de karşılaşılacak vaziyetler için ayarlanmalıydı. Timur yenilen taraf için emniyeti temin etmeyi önemsiyordu. Bu, yeni fethedilen şehirlerin Timurlu devletine intibak etmesi için önem arz eden bir husustu. Bu şekilde çevreden merkeze para akışı süreci beklenildiği gibi mükemmel bir şekilde işleyecekti. Son olarak bir cihan fatihi olarak Timur zalim değil adil bir hükümdar olarak bilinmek istemişti. Onun adalet anlayışı kimi insanlara garip ve aşırı görünmüştür. Sadakat kendisi tarafından en cömert şekilde ödüllendiriliyordu, ancak isyankârlık ibretiâlem olsun diye şiddetli bir şekilde cezalandırılıyordu. Göreceğimiz gibi Timur siyasal yaşamının bütün safhasında ilkelerine sadık kalmış, bunları ihmal etmemiştir. Bu makalenin kaleme alınma sebebi de tam olarak burada yatmaktadır. Timur’un yerleşik toplumlarla ilişkisi en açık şekilde onlar üzerine yaptığı seferlerde görülmektedir. Çünkü bu seferler iki farklı dünyayı buluşturan karşılaşmaları sağlıyordu. Timur’un yerleşik halkların kuşatmaları esnasında aldığı önlemler, dikkate aldığı öncelikler ve bu doğrultuda verdiği emirler kaynaklardan okunabilmektedir. Fakat kaynakların bizlere verdiği malumatlar oldukça dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır. Bu bağlamda bilhassa Hindistan, İran ve Suriye kuşatmalarında onun yerleşiklere karşı tutumunu anlamak için ibadullah bilgi ve örnek mevcuttur. Kuşatmalar incelendiği vakit Timur’un plansız ve rastgele bir şekilde şehirlere saldıran, içindeki insanları öldüren, fütursuzca yağma yapan bir barbar olmadığı anlaşılmaktadır. Her şehrin ele geçirilmesi için en zekice taktikler, zamanında hamleler ve basiretli siyasetler izleniyordu. Bu hususta Timurlu Devleti’nin komutanları ve bürokratları çok önemli roller icra ediyordu. Bu ilişkilerin hepsi mühimdir. Bu makalede yazar Timur’un, yerleşik toplumların kuşatılması, şehirlerin ele geçirilmesi ve bundan sonraki süreçteki izlediği prensipleri kaynaklara dayanarak ele almıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Çeviri Makale |
Yazarlar | |
Çevirmenler | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Temmuz 2023 |
Gönderilme Tarihi | 22 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |