Ruha (Urfa), one the important cities of the Southeastern Anotolia Region, came under Ottoman rule after the surrender of Mardin Castle in the spring of 1517, after Yavuz Sultan Selim’s return from his Egyptian campaign. After its conquest, Ruha was connected to Diyarbekir State with the status of a “classical Ottoman sanjak” and was later connected to Raqqa State, which was formed at the end of 16th century. Ruha Sanjak, which was seen to have the status of “pasha sanjak” of Raqqa State in the first half of the 17th century, was governed by the beylerbeyis with the degree of “Pasha” appointed to the mentioned state. The beylerbeyis appointed to the state were generally chosen from among the veteran servants who showed usefulness in the campaigns. However, those who were found to be in collaboration with bandits and treason against the state were punished with death. As a matter of fact, Abdal Pasha, who was given Raqqa State due to his successes in the Battle of Zeynel Khan, was murdered both because he was a Celali bandit and because he betrayed the state. When the pashas could not go to the sanjak, which was their duty area due to a reason such as being at war, they have sent mutasellims as their representatives. Mutasellims personally went to the scene of the incident to see some cases that were requested to be discovered by the court, collected taxes on behalf of the beylerbeyi, and letters were sent to them by the beylerbeyis informing them of the work they would do. Among the mutasellim, those who were found to have betrayed were punished in various ways. As a matter of fact, Abdullah Bey, who was one of Abdal Pasha’s mutasellims in Ruha Sanjak and was also his brother, was one of them.
In the Ottoman Empire, from the early periods, one of the two main administrators in a region to govern this place was the “bey”, representing the executive power of the sultan, while the other was the “kadi”, representing the judicial power. Kadis, who were the highest judicial and civil chiefs in the county units, had a wide range of duties and powers, including judicial, administrative and municipal. There were officials such as regent, mufti and muhzır who would assist the kadis, had very important duties, in court affairs, and attendants such as muhtesip, bazaarbaşı and chief architects that would assist in some other matters. During the period under discussion, the kadis appointed to the Ruha county also had a very wide authority, in addition, in some important cases that took place in the city, they would personally go to the scene of the incident together with the discovery team and conduct detailed investigations. In this study, it is aimed to provide information about the two main administrators appointed in the Ottoman provincial Ruha between 1629-1631, the bey and the kadi, and other officials within the administrative structure. In this contexc, the most important source used in the research was the register numbered 207 dated H. 1039-1040 from the kadi registers of Ruha (Urfa). In addition to the kadi register in question, other field-specific studies that support the available data were in the research. Besides, where deemed necessary, treatieses and travelogues from important sources of the 17th century were consulted. As a result of the evaluation of the data obtained, among the conclusions reached were who the officials that carried out the administrative mechanism in the Ruha during the years examined period, what kind of duties they performed and some important issues related to them.
Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin mühim şehirlerinden Ruha (Urfa), Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferi dönüşü 1517 senesi ilkbaharında Mardin kalesinin tesliminden sonra Osmanlı hâkimiyeti altına girmiştir. Fethinin ardından “klâsik Osmanlı sancağı” statüsünde Diyarbekir Eyaletine bağlanan Ruha, daha sonra XVI. yüzyılın sonlarında teşekkül eden Rakka Eyaletine bağlanmıştır. 17. yüzyılın ilk yarısında Rakka Eyaletinin “paşa sancağı” statüsünde olduğu görülen Ruha Sancağı, söz konusu eyalete tayin edilen “Paşa” unvanıyla anılan beylerbeyiler tarafından yönetilmiştir. Eyalete tayin edilen beylerbeyiler, genellikle seferlerde yararlılık gösteren emektar olan kullar arasından seçilmişlerdir. Bununla birlikte bunlardan eşkıyalarla işbirliği içinde olup, devlete ihaneti tespit edilenler ölümle cezalandırılmışlardır. Nitekim Zeynel Han Muharebesinde göstermiş olduğu başarılarından dolayı Rakka Eyaleti’nin tevcih edildiği Abdal Paşa, gerek Celalî eşkıyalarından olması gerek devlete ihanetleri nedeniyle katledilmiştir. Paşalar, savaşta bulunma gibi bir nedenle görev bölgeleri olan sancağa gidemedikleri zaman yerlerine vekil olarak mütesellimler göndermişlerdir. Mütesellimler, mahkemeden keşfi talep edilen bazı vakaları yerinde görmek için olay mahalline bizzat kendileri gitmişler, beylerbeyi adına vergileri toplamışlar, ayrıca kendilerine beylerbeyiler tarafından yapacakları işleri bildiren mektuplar gönderilmiştir. Mütesellimlerden de ihaneti tespit edilenler çeşitli şekillerde cezalandırılmışlardır. Nitekim Abdal Paşa’nın, Ruha Sancağındaki mütesellimlerinden olup aynı zamanda kardeşi olan Abdullah Bey bunlardan biriydi.
Osmanlı Devletinde ilk dönemlerden itibaren bir bölgede buranın yönetimi için bulunan başlıca iki yöneticiden biri padişahın icra kuvvetinin temsilcisi bey iken, diğer biri yargı kuvvetinin temsilcisi “kadı” idi. Kaza birimlerinde en büyük adlî ve sivil amir olarak bulunan kadılar, adlî, idarî ve beledî olmak üzere oldukça geniş görev ve yetkilere sahiptiler. Pek mühim vazifeleri olan kadılara mahkeme işlerinde yardımcı olacak naip, müftü, muhzır gibi görevliler ile diğer bazı hususlarda yardımcı olacak muhtesip, pazarbaşı, mimarbaşı gibi hizmetliler vardı. Ele alınan dönemde Ruha kazasına tayin edilen kadılar da oldukça geniş bir yetkiye sahip olup, ayrıca bunlar şehirde cereyan eden bazı önemli vakalarda keşif heyetiyle birlikte olay mahalline bizzat kendileri giderek detaylı araştırmada bulunurlardı. Bu çalışmada 1629-1631 yılları arasında Osmanlı taşrası Ruha’da görevlendirilen başlıca iki yönetici bey ve kadı ile idari yapı içerisinde yer alan diğer görevliler hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda araştırmada istifade edilen en önemli kaynak, Ruha (Urfa)’ya ait kadı sicillerinden H. 1039-1040 tarihli 207 numaralı defter olmuştur. Söz konusu kadı sicilinin yanı sıra eldeki verileri destekleyici mahiyette olan alana münhasır diğer çalışmalardan yararlanılmış, ayrıca gerekli görülen yerlerde XVII. yüzyılın önemli kaynaklarından risale ve seyahatnamelere müracaat edilmiştir. Elde edilen verilerin değerlendirilmesi neticesinde incelenen yıllarda Ruha’da idarî mekanizmayı yürüten görevlilerin kim oldukları, ne gibi görevler icra ettikleri ve bunlarla ilgili bazı önemli hususlar ulaşılan sonuçlardan olmuştur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Osmanlı Kurumları ve Medeniyeti (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ocak 2024 |
Gönderilme Tarihi | 12 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 2 Ocak 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |