Throughout centuries, the Turks, representatives of the ancient steppe culture, resiliently maintaining an independent way of life, have found themselves lacking unity due to dispersal across vast territories. Those migrating from the north of the Black Sea and from the south of the Caspian Sea have become politically and culturally divided. Russia, which embarked on the state formation process from the 9th century onwards, started posing a threat to the Northern Turks. The emergence of the Mongols in the 13th century and the dominance of the Golden Horde over the Desht-i Kipchak prevented Russia from advancing southward for two centuries. With the weakening of the Golden Horde, Khanates such as Crimea, Kazan, Kasim, and Astrakhan were established. Russia's aspirations to expand towards "warm seas" necessitated the eradication of these Khanates. Indeed, the process of Russia's occupation of Turkish lands, which began with the occupation of the Kazan Khanate in 1552, continued until the last quarter of the 19th century. Russia's expansionist policy manifested in the north of the Black Sea, the Balkans, the Caucasus, and Turkestan. At the beginning of the 18th century, Peter the Great's reformed Russian army swiftly adopted Western warfare technology. The Turks, lacking unity and lagging behind in warfare technology, had no chance of success against this army. Turkish intellectuals, realizing they couldn't halt Russia's advance through warfare, chose to continue the struggle through the pen and paper. Particularly, Tatar intellectuals contributed to the emergence of a conscious generation through their educational policies. The importance of unity against Russia's newly proposed language approach based on dialect differences for dividing the Turkic peoples became evident. İsmail Gaspıralı, one of the most prominent thinkers of the Turkic world, advocated the necessity of this unity throughout all Turkic territories through his publication, the Tercüman newspaper. Through his Usul-i Cedit method, Gaspıralı rapidly taught thousands of students to read and write. Additionally, the slogan "Unity in Language, Labor, Thought" became the symbol of unity in the Turkic world and the sole formula for liberation. Gaspıralı's publishing activities, initiated in Bahçesaray, quickly spread throughout the entire Turkic geography. Turkish intellectuals who chose the path of migration continued their publishing activities in different countries. The Ottoman Empire and subsequently the young Republic of Turkiye became significant publishing centers in this context. The Russian Turks, eager to gain independence from Russia and fervently publicize their aspirations to the world, considered Turkiye as a second homeland. The names and duration of the journals published were determined according to the conditions of the time. Turkiye, a destination for those seeking independence, sometimes banned these newspapers and at other times supported them. Turkiye, evaluating events within the framework of its own foreign policy, acted in accordance with the requirements of the era. Intellectuals of the Turkic world have always been aware of the situation and regarded Turkiye as a fraternal homeland. It is observed that the contents of these publications include not only political messages but also cultural subjects and news from Turkestan. The purpose of this study is to examine and evaluate the publishing activities conducted by the migrant Russian Turks in Turkiye to shape public opinion against Russia.
Turkic World Russian Muslims Crimean (Tatar) Migrants Caucasus Migrants Azerbaijani Migrants Migrant Press Quest for Independence.
Yüzyıllar boyunca kadim bozkır kültürünün temsilcisi olan ve bağımsız yaşamından ödün vermeyen Türkler, geniş coğrafyalara dağılmanın sonucunda birlikten yoksun hale gelmiştir. Karadeniz’in Kuzeyinden batıya göç edenler ile Hazar’ın güneyinden göç edenler hem siyaseten hem de kültürel olarak bölünmüştür. IX. yüzyıldan itibaren devletleşme sürecine giren Rusya, Kuzey Türkleri için tehdit olmaya başlamıştır. XIII. yüzyılda Moğolların tarih sahnesine çıkması ve Altın Orda Devleti’nin Deşt-i Kıpçak’a hâkim olması iki yüzyıl boyunca Rusya’nın güneye inmesine mâni olmuştur. Altın Orda Devleti’nin zayıflamasıyla birlikte Kırım, Kazan, Kasım, Astrahan gibi hanlıklar kurulmuştur. Rusya’nın “sıcak denizlere inme emelleri”, bu hanlıkların ortadan kaldırılmasını gerektiriyordu. Nitekim 1552 yılında Kazan Hanlığı’nın işgali ile başlayan Rusya’nın Türk topraklarını işgal süreci XIX. yüzyılın son çeyreğine kadar devam etmiştir. Rusya’nın bu yayılma siyaseti Karadeniz’in kuzeyi, Balkanlar, Kafkasya ve Türkistan istikametinde gerçekleşmiştir. XVIII. yüzyılın başlarında I. Petro’nun revize ettiği Rus ordusu, kısa süre içerisinde Batı’nın savaş teknolojisi ile donatılmıştır. Birlikten yoksun olan ve savaş teknolojisinin gerisinde kalmış bulunan Türklerin bu ordu karşısında başarı sağlama şansı olmamıştır. Rus ilerleyişini savaşarak durduramayacağını anlayan Türk aydınları, mücadeleye kalem ve kâğıt ile devam etme yolunu seçmişlerdir. Özellikle Tatar aydınları, uyguladıkları eğitim politikalarıyla bilinçli bir neslin ortaya çıkmasına katkı sağlamıştır. Rusya’nın Türk boylarını bölmek için ortaya attığı, lehçe farklarına dayalı yeni dil yaklaşımına karşı birlik olmanın önemi ortaya çıkmıştır. Türk Dünyası’nın en önemli fikir adamlarından biri olan İsmail Gaspıralı çıkarmış olduğu Tercüman gazetesiyle bu birlikteliğin gerekliliğini bütün Türk coğrafyalarına duyurmuştur. Gaspıralı, uygulamış olduğu Usul-ü Cedit sayesinde kısa sürede okuma yazama öğreterek binlerce öğrenci yetiştirmiştir. Ayrıca “Dilde, İşte, Fikirde, Birlik” sloganı; Türk Dünyası birliğinin sembolü, kurtuluşunun yegâne formülü haline gelmiştir. Gaspralı’nın Bahçesaray’da başlattığı yayın faaliyetleri kısa süre içerisinde bütün Türk coğrafyasına dağılmıştır. Muhaceret yolunu seçen Türk aydınları farklı ülkelerde yayın faaliyetlerine devam etmiştir. Osmanlı ve ardından gelen genç Türkiye bu bağlamda önemli bir yayın merkezi olmuştur. Rusya’dan bağımsızlığını kazanmak isteyen ve bu isteklerini dünya kamuoyuna duyurmak için var gücüyle yayın yapan Rusya Türkleri, Türkiye’yi ikinci vatan olarak görmüşlerdir. Türkiye’de çıkan dergilerin isimleri ve süreleri dönemin koşullarına göre belirlenmiştir. Bağımsızlık arayışında olanların durağı olan Türkiye, bazı zamanlarda bu gazeteleri yasaklamış bazı zamanlarda ise desteklemiştir. Kendi dış politikası çerçevesinde olayları değerlendirmek durumunda olan Türkiye dönemin şartları neyi gerektiriyorsa o şekilde hareket etmiştir. Türk Dünyası aydınları ise her zaman için olayın farkında olmuş Türkiye’yi kardeş vatan olarak görmüştür. Yayınların içeriğinde sadece siyasi mesajların değil, kültürel mevzuların ve Türkistan’dan haberlerin de bulunduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, Muhacir Rusya Türklerinin Rusya’ya karşı kamuoyu oluşturmak üzere Türkiye’de yaptıkları yayın faaliyetlerini incelemek ve değerlendirmektir.
Türk Dünyası Rusya Müslümanları Kırım (Tatar) Göçmenleri Kafkasya Göçmenleri Azerbaycan Göçmenleri Muhacir Basın Bağımsızlık Arayışı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Modern Türk Tarihi, Türk Halkları ve Toplulukları, Türk Kültür Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ocak 2024 |
Gönderilme Tarihi | 9 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 11 Ocak 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |