One of the most controversial issues of ancient Turkish historiography arises from the exchange of ideas on Shamanism. In particular, considerations as to whether this belief system was the religion of the pre-Islamic Turks have surpassed even questions about whether Shamanism is a religion. Many different answers have been produced to questions such as what exactly Shamanism corresponds to, if it is a religion, what its systematics is, what elements it was seen within the ancient Turks, how it was perceived, and at what points in life it manifested itself. The purpose of this study is not to say anything about Shamanism. Rather than doing this, an attempt was made to make sense of the function and position of the shaman/kam in society. Thus, the opportunity was created to focus on this character himself, who touched the society he lived in and benefited from it greatly.
Why is such an approach important? The answer to this question lies in the discussions on Shamanism in ancient Turkish historiography. The overwhelming majority of historians who conduct studies on the subject deny that Shamanism, as a religion, was included in the belief system of the ancient Turks. While this situation manifests itself in some texts as a clear rejection and its justification, in some texts it manifests itself as not including Shamanism at all and ignoring it. In the article in question, these studies were first mentioned, and the traces of Shamanism in Turkish historiography were traced in the context of its historical reality and the axis of historiography. At this point, even if their names are not mentioned directly; The opinions and evaluations of people who continue their studies in disciplines such as art history, archeology and folklore, musicology, and theology were also benefited. The next stage in the study focuses on the role of the shaman in the society in which he lives. At this point, the shaman is depicted not as a mystical image, but on the contrary, in a flesh-and-blood form, in which he is as useful as possible and in the context of the solutions he produces to the problems faced by society.
It can be said that it is also an important problem whether the shamans/kams, who were the most original members of the ancient Turkish society and lived quite extraordinary lives, were in a separate caste or social class. The common opinion of historians and field researchers is that this is not the case. Kams did not try to establish influence over the society they lived in or gain a hierarchical position through the work they did. Of course, above all, the Turkish customs to which they adhere do not allow this. Another indicator of this situation is that shamanism is not a job that is transferred directly from father to son, it is as if the job is allowed to choose the shaman in future generations. As a result, the superiority of shamans over other ordinary people becomes apparent only during the ritual performed. When we look at the shamans from the perspective of the individuals who make up the society, the observed result is that people respect the shaman with a mixture of fear and treat him as a special person, especially due to the ecstasy of the ceremonies performed. So much so that shamans were people who communicated with the dimension that the society, who lived in extremely harsh conditions, recognized as the other world and had difficulty perceiving, and who, when necessary, became mediators between the people and that dimension, moreover, he was undertaking worldly duties in the context of the needs of the society. The shaman would take responsibility under adverse conditions and relieve the helpless people.
Knowing who the shaman is will both open a new window to our thoughts about Shamanism and enable us to see many unknowns from different perspectives, from the spiritual structure to the social life of pre-Islamic Turkish society. Studies on Shamanism in the context of historiography have focused on defining Shamanism and conveying its practices to the reader. The shaman found a place for himself in this density of information, either partially as part of a section or in paragraphs touching on him within various sections. However, shaman; If the focus of the studies can be handled without shifting to Shamanism, the "wise man" role can also be taken into consideration and better understood.
Eski Türk tarihyazımının en tartışmalı meselelerinden bir tanesi, Şamanizm üzerine gerçekleşen fikir teatilerinden doğmaktadır. Bilhassa bu inanç sisteminin İslamiyet öncesi Türklerin dini olup olmadığı yönündeki mülahazalar, Şamanizm’in bir din olup olmadığı yönündeki sorgulamaların dahi önüne geçmiştir. Şamanizm’in tam olarak neye tekabül ettiği, eğer bir din ise bunun sistematiğinin nasıl olduğu eski Türklerde hangi unsurları ile birlikte görüldüğü, nasıl algılandığı ve hayatın hangi noktalarında kendisini gösterdiği gibi sorulara pek çok farklı cevap üretilmiştir. Bu çalışmada ise maksat Şamanizm’e dair bir söz söylemek değildir. Bunu yapmaktansa, bir kişi olarak şamanın/kamın toplum içindeki işlevini ve konumunu anlamlandırmaya çalışılmıştır. Böylece, içinde bulunduğu topluma dokunan ve ona çokça faydası da olan bu karakterin kendisi üzerine odaklanma imkânı yaratılmıştır.
Böylesi bir yaklaşım neden önemlidir? Bu sorunun cevabı eski Türk tarih yazıcılığında Şamanizm üzerinde yürütülmüş olan tartışmalarda yatmaktadır. Konu ile alakalı çalışmalar yürüten tarihçilerin kahir ekseriyeti, bir din olarak Şamanizm’in, eski Türklerin inanç sisteminde yer aldığını reddetmektedir. Bu durum, bazı metinlerde açık bir reddiye ve bunun gerekçelendirilmesi ile kendisini gösterirken bazı metinlerde ise Şamanizm’e hiç yer verilmemesi, onun yok sayılması olarak kendisini göstermektedir. Söz konusu makalede, öncelikle bu çalışmalardan bahsedilmiş, gerek tarihî gerçekliği bağlamında, gerekse tarihyazımı ekseninde Şamanizm’in Türk tarihçiliğindeki izi sürülmüştür. Bu noktada, belki doğrudan adları anılmasa dahi; sanat tarihi, arkeoloji ve halk bilim, müzikoloji ve ilahiyat gibi disiplinlerde çalışmalarını sürdüren isimlerin görüş ve değerlendirmelerinden de istifade edilmiştir. Çalışmada, sonraki merhale şamanın yaşadığı toplum içindeki rolüne odaklanmıştır. Bu noktada şaman, mistik bir imge olarak değil, tam tersine mümkün olduğunca işe yaradığı, toplumun karşı karşıya kaldığı sorunlara ürettiği çözümler bağlamında, ete kemiğe bürünmüş bir halde tasvir edilmiştir.
Denilebilir ki eski Türk toplumunun en özgün üyeleri olan ve oldukça sıra dışı yaşamlar süren şamanların/kamların, ayrı bir kast yahut sosyal sınıf halinde bulunup bulunmadıkları da önemli bir sorundur. Tarihçilerin ve saha araştırmacılarının ortak kanaati bunun olmadığı yönündedir. Kamlar, yaptıkları iş vesilesiyle içinde yaşadıkları toplum üzerinde bir nüfuz tesis etmeye, hiyerarşik bir pozisyon kazanmaya çalışmamışlardır. Elbette ki, her şeyden önce kendilerinin de bağlı olduğu Türk töresi buna imkân tanımamaktadır. Bu durumun bir başka göstergesi ise şamanlığın doğrudan babadan oğula aktarılan bir iş olmaması, adeta işin gelecek nesillerdeki şamanı seçmesine izin verilmesidir. Neticede şamanların diğer sıradan insanlardan üstünlüğü ancak icra edilen ayin sırasında ortaya çıkmaktadır. Toplumu oluşturan bireylerin gözünden şamanlara bakıldığında ise kaydedilen netice bilhassa gerçekleştirilen merasimlerin vecde halinde yaşanmasından mütevellit, insanların şamana korkuyla karışık bir saygı duyması ve özel bir kişi muamelesi göstermesidir. Öyle ki şamanlar, son derece çetin koşullarda hayatını idame ettiren toplumun öteki dünya olarak tanıdığı ve algılamakta zorlandığı boyutuyla iletişim kuran, halk ile o boyut arasında yeri geldiğinde arabulucu olan bir kimseydi. Bunun da ötesinde, toplumun ihtiyaçları bağlamında dünyevi görevleri üstlenmekteydi. Şaman, olumsuz şartlarda sorumluluk alarak, aciz durumdaki halkı rahatlatırdı.
Şamanın, kim olduğunun bilinmesi hem Şamanizm hakkında düşüncelerimize yeni bir pencere açacak hem de İslam öncesi Türk toplumunun ruhsal yapısından soysal hayatına pek çok bilinmeyeni farklı açılardan görmemizi sağlayacaktır. Tarihyazımı bağlamında Şamanizm’i konu edinen çalışmalar Şamanizm’i tanımlamaya ve onun uygulamalarını okuyucuya aktarılmasında odaklanmıştır. Şaman bu bilgi yoğunluğunun içinde ya kısmen bir bölümün parçası olarak ya da muhtelif bölümler içerisinde kendisine değinen paragraflarda kendisine yer bulmuştur. Hâlbuki şaman; çalışmaların odağı Şamanizm’e kaymadan ele alınabilirse, “bilge adam” rolü de göz önüne alınabilecek ve daha iyi anlaşılabilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk Kültür Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Kasım 2024 |
Gönderilme Tarihi | 13 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 1 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |