Küreselleşme,
ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve dinsel politikalarıyla, yeni bir dünya
düzeni oluşturma iddiasını savunmaktadır. Küreselleşme tüm
dünyayı etkisi altına almasına ve kültürel, siyasi, sosyal ve dini hayatın tüm
yönlerini etkilemesine rağmen çok farklı boyutlarda gerçekleşen
güçlü bir olgudur. Küreselleşmenin
bir olgu olarak kökleri XVIII. yüzyıldaki endüstri devrimi sürecine kadar
götürülebilir. Fakat küreselleşmenin büyük ölçüde varlığını
hissettirmeye başladığı dönem,
XX. yüzyılın ortalarıdır. Bu dönemde
dünya, yeni bir döneme, iletişim-bilişim
çağına
girmiş;
iletişim
teknolojisi devrimi (telefon) ile bilişim
teknolojisi devriminin (bilgisayar, internet, sosyal medya) küreselleşmede
çok önemli etkisi olmuştur. Bilişim
ve iletişim
teknolojilerindeki hızlı değişim ve gelişmeler
adeta dünyayı küçük bir köy haline getirmiştir. Küreselleşmeyi tüm
insanlık için büyük bir avantaj olarak kabul eden sosyal bilimciler olduğu
gibi küreselleşme sürecini kaygı verici
belirsizlikler çağı olarak değerlendirenlerin
oranı da az değildir. Bu makalemizde küreselleşme
ve din ilişkisini sosyolojik bir perspektiften
ve sosyal bilimcilerin bakış açısına göre ortaya koymaya çalışacağız.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Editörden |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 5 Sayı: 2 |