Dergimizin 29 Aralık 2023 tarihli 9. Cilt 2. Sayısında yayınlanan “An Analysis: Refugee Crisis in Europe“ başlıklı araştırma makalesinde çalışmanın Kağan SARGI’nın “Bir Paradigma Olarak Uluslararası Politikada Popülizm” başlıklı doktora tez çalışmasından üretildiğine ilişkin açıklama belirtilmemiştir. Bu çerçevede bu düzeltme yayınlanmaktadır.
Suriye İç Savaşı’nın neden olduğu göç dalgası başta Türkiye olmak üzere çevre ülkelere yayılmış, krize dönüşen süreç Avrupa kıtasını birçok alanda etkilemeye başlamıştır. Türkiye’nin güney kıyılarına küçük bir kız çoğunun cansız bedeni vurmasıyla sembolikleşen ve birçok insan hayatını kaybettiği bu süreç dünyanın gündemine oturmuştur. Söz konusu kriz AB içinde sorumlulukların paylaşımı sırasında yönetimsel ve toplumsal sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Avrupa Birliği, göçmenlik sorunlarını düzenleyici faaliyet unsurları olan ve temeli 1951 Göçmen Konvansiyonu’na dayanan Amsterdam ve Lizbon Anlaşması gibi hukuki altyapılarla krize karşı adımlar atmıştır. Toplumsal anlamda ise AB ülkelerinin kendi vatandaşlarını bazı poltikaların uygulanmasına ikna edememesi, iç politikada onları zor duruma sokmuştur. Bu durumdan ise ağırlıklı olarak AB karşıtı sağ popülist partiler yararlanmış ve halkta karşılık bularak sürecin önünü tıkamışlardır. Kaynak taraması yöntemi kullanılarak ortaya çıkan çalışmada AB, hukuki altyapı olarak yeterli görünse de, AB ülkeleri arasındaki iç siyasete dayalı insiyatif alma isteksizliği sorunun yönetimini zorlaşmaktadır.
Dergimizin 29 Aralık 2023 tarihli 9. Cilt 2. Sayısında yayınlanan “An Analysis: Refugee Crisis in Europe“ başlıklı araştırma makalesinde çalışmanın Kağan SARGI’nın “Bir Paradigma Olarak Uluslararası Politikada Popülizm” başlıklı doktora tez çalışmasından üretildiğine ilişkin açıklama belirtilmemiştir. Bu çerçevede bu düzeltme yayınlanmaktadır.
The migration wave caused by the Syrian civil war has spread to neighboring countries, especially Turkey, and the process that has turned into a crisis has started to affect the European continent in many areas. This process, which became symbolic when the lifeless body of a little girl washed up on the southern shores of Turkey and in which many people lost their lives, was on the agenda of the world. The crisis led to administrative and societal issues within the EU, particularly during the sharing of responsibilities. The European Union has taken steps against the crisis with legal infrastructures such as the Amsterdam and Lisbon Treaties, which are elements of regulatory action on immigration problems and are based on the 1951 Immigration Convention. In social terms, the EU countries' inability to convince their citizens to implement certain policies has put them in a difficult situation in domestic politics. This situation was largely exploited by anti-EU right-wing populist parties, who found support among the public and obstructed the progress of the process. In the study, which emerged through the method of literature review, it was observed that while the EU appeared to have sufficient legal infrastructure, the reluctance of EU countries to take initiative based on domestic politics hindered the management of the problem.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi |
Bölüm | Düzeltme |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Mayıs 2023 |
Kabul Tarihi | 19 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 10 Sayı: 1 |