Modernliği üretememiş, kendi iç dinamikleri ile modern olamamış fakat söz konusu olgunun bir proje olarak anlaşıldığı Türkiye gibi toplumlarda modernliği inşa eden aydınlardır. Batı, geçmişi ve bugünü ile süreklilik halinde moderniteyi burjuvazi aracılığıyla inşa ederken bunun Türk toplumunda karşılığı değişme ve devam etme kabiliyet alanı yaratmak isteyen aydınlar olmuştur. Türk modernleşmesi, yüzyıllar boyunca diyar-ı küffar kabul edilene diyar-ı muazzama demek zorunda kalmanın ironik bilincidir. Yani, gelenek, geçmiş, süreklilik ve devam etmek refleksleri batının biricik metodolojisi olmasına rağmen özellikle Türk sağında defansif bir eylem alanını ve devam etme inancını pekiştiren toplumsal sınıflar değil bürokratik kesimler olmuştur. Osmanlı-Türk modernleşmesi sağ ve sol kesim bağlamında, devlet-toplum ve merkez- çevre ile birleştiğinde iki tür modernleşme anlayışını ortaya çıkarmaktadır. Birincisi Fransız-laik modernleşmeyi esas alan Atatürk modernleşmesi, ikincisi ise Anglo-sakson modernleşme olan muhafazakâr modernleşmedir. Osmanlı-Türk modernleşmesinde özellikle Cumhuriyet kadrolarının Fransız aydınlanmacılığını esas alan yapısı, Anglo-sakson gelenekle bütünleşen muhafazakârlık düşüncesi arasında gerilim oluşturmaktadır. Ve bu modernleşme anlayışları içerisinde pozitivizm önemli bir düşün hareketi olarak okunmalıdır. Çünkü söz konusu kavram, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e yüzyıllar boyunca dini bilginin tesis ettiği otoritenin yerine, bilimsel hakikatler aracılığıyla milletleşmeyi yerleştirmek niyetiyle esas alınmıştır. Çalışma, Türkiye’nin ana akım modernleşmesinin içinde olan Türk sağını, toplumu dizayn etmek isteyen ideolojileri, model alarak modernleşme çabasında sıkışıp kalmış anlayışı analiz etmeyi amaçlamaktadır. Aslında amaç, toplumu kuşatan yapının devletin ihtiyacı olan modernleşme ile sınavını, değişim karşısında nesne olmadan tarihin öznesi olmayı çabalayan karmaşık zihniyet ilişkisini açığa çıkarmaktır. Neticede Türk modernleşmesi içinde kurucu bir sistematik ve bilimsel anlayışa ihtiyaç duyan zihniyetin Durkhem’cı ve ya Comte’çu anlayışa yönelmesi ve komünizme reddiye iradesi burada aranmalıdır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 8 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 9 Sayı: 1 |
Tarandığımız Dizinler:
e-ISSN: 2148-5232