Son yıllarda, tıbbi hata
ve malpraktis kavramlarını hem sağlık sektöründe, hem de medyada sıklıkla
duymaktayız. Amacı insan sağlığını korumak, insanın fiziksel ve ruhsal hastalıklarını
tedavi etmek olan hekimlik sanatı, çağdaş tıbbın gerektirdiği en tehlikeli
tedavi yollarını uygulamakta ve büyük risklerle karşı karşıya kalmaktadır.
Genel kural olarak, bütün meslek grupları gibi doktorların da meslek
uygulamaları sırasında meydana getirdikleri hukuka aykırı sonuç ve zararlardan
kaynaklanan hukuki ve ceza sorumlulukları vardır. Tababet uygulamaları
esnasında oluşabilecek komplikasyonlardan veya malpraktislerden dolayı hastalar
hekimi üst makamlara şikayet edebilmekte, dava açabilmekte ve tazminat
kazanabilmektedirler. Defansif uygulamalar ise bu gibi durumların oluşmasından
kaçınmak adına hastaya müdahale etmeme, gereğinden fazla tahlil, röntgen veya
konsültasyon isteme veya bir üst kuruma sevk etme gibi durumlardır. Bu araştırma
Konya il merkezinde çalışmaya destek veren dört sağlık kuruluşunda birebir
hekim hasta ilişkisi olan gönüllü 173 hekimle, defansif uygulamaların
yaygınlığının değerlendirilmesini, belirlenmesi ve dava açılan hekimlerle
açılmayan hekimlerin defansif eğilimlerinin farklılığının bulunmasını konu
alarak yapılmıştır. Araştırma, 2016 yılında Mayıs ve Haziran aylarında Konya il
merkezinde faaliyet gösteren çalışmaya destek veren Doğumevi, Beyhekim, Numune
ve Meram tıp fakültesi hastanelerinde yapılmıştır. Veri toplamak için seçilen
hedef kitleyi,
bu hastanelerde
çalışan ve birebir hekim hasta ilişkisi olan ve tedavi süreçleri ile bağı olan
birimlerde çalışan hekimler oluşturmuştur. Araştırmada veri toplamak için anket
yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışmada hekimlerden 131 (%75,7) si malpraktis iddialarından
kendilerini korumak için görüntüleme tetkiklerini daha fazla kullandıklarını
belirtmişlerdir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Mart 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 7 Sayı: 1 |