1516 yılında bölgenin Osmanlılar tarafından ilhakı ile beraber Antep önce Vilayet-i Arab veya Vilayet-i Şam olarak adlandırılan ve sınırları Adana’ya kadar uzanan büyük vilayete dahil edildi. 1547’de Halep Eyaletinin kurulması ile Halep’e bağlandı daha sonra Zülkadriye (Maraş) Eyaletine ilhak edildi. 19. yüzyılda gene bağlı bağlı bir sancak oldu.
1536’da Antep’in nüfusu 9.288 iken 1543’te 9.872 ve 1574’te de 14.847’ye yükselmiş, 1574’te sancak nüfusu 45.667 olarak tespit edilmiştir. 17. yüzyılın ortalarında Antep’te 32 mahalle ve 8.067 toprak ve kireç örtülü ev vardı. Bu rakama göre Antep’in nüfusu yaklaşık 35.000-40.000 civarında olmalıdır. Dönem içinde mahalle sayıları değişmekle beraber 40-52 arasındadır. 130-160 köyü vardır.
Antep’in ekonomisi çağdaşları gibi kır ve şehir ekonomisine dayanır. Çevresinde geniş ve münbit ovalar, zengin su kaynakları yoktur. Klâsik ziraat yapılır, buğday, arpa, mercimek, nohut yetiştirilirdi. Kayıtlardan anlaşıldığına göre Antep’te pamuk ziraati de yapılıyordu. Çünkü terekelerde sıkça koza kayıtlarına rastlanmaktadır. Ayrıca esnaf teşekkülü içinde kozalı pamuk satan hişveci esnafı da bulunmaktadır. Keza terekelerde üzüm bağlarına sıkça rastlanmaktadır. Buna bağlı olarak Antep’in hususi Şıra hanı vardır. Zeytin ziraatinin yapıldığı da anlaşılmakla beraber Kilis kadar yoğun olmadığı anlaşılmaktadır. Ceviz ve zerdali ağaçlarının satışı veya miras olarak bırakıldığı görülmektedir. Ama günümüzde Antep ekonomisinde önemli bir yeri olan antep fıstığı ziraatine, alış-verişine rastlanmaktadır. 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarından itibaren antep fıstığı ziraatine başlandığı anlaşılmaktadır. Antep fıstığının yabanisi olan menengişin Antepliler tarafından bilindiği, kuruyemiş veya kahve olarak tüketildiği tahmin edilmektedir.
Antep’te geniş bir esnaf zümresi vardır ki toplam 42 esnaftır. Şehir ekonomisinin aslî unsurudur. Esnaf gruplarına bakıldığında çoğu sanat erbabıdır. Ekmekçi, demirci, marangoz, debbağ, kuyumcu, tüfenkçi, berber, abacı, cullah, sarrac, semerci, boyacı gibi esnaf, aynı zamanda birer sanat icra ederlerdi ve çırak-kalfa-usta silsilesi dâhilinde yetişirlerdi. Antep’te dokumacılığın ön planda açıktır. Şehre isabet eden örfî vergilerin önemli bir kısmını esnaf öderdi. Deprem ve kıtlık gibi olağanüstü hallerde halkın vergileri affedilirdi.
Antep’te Ermeni ve Yahudilerden oluşan bir gayr-i müslim nüfus da elbette vardı. 1804’te Antep’te 120’si alâ, 926’sı evsat ve 302’si edna olmak üzere 1.348 cizye veren erkek nüfus vardı. 1843’te bu rakam değişmemiştir. Zannedildiği gibi Antep’te büyük bir gayr-i müslim nüfus yoktur.
Terekeler üzerinde yaptığımız gözlemlerde, Antep halkının çok büyük mal varlığına sahip olmadığı anlaşılmaktadır. 10.000 kuruşu geçen tereke yoktur. En düşük tereke miktarı de 30 kuruştur. Yani Osmanlı döneminde Antep halkının büyük çoğunluğu orta sınıf olup çok zengin ve çok fakir halk nadirdir. Aynı sonuç yukarıda cizye üzerinde değerlendirme yapılırken görülmüştür. Cizye-güzâr halkın da büyük çoğunluğu orta halli idi. Terekelerin mahiyeti itibariyle Müslim ile gayr-i Müslim halk arasında önemli bir fark görülmemektedir. İki toplum arasında da kullanılan giyim-kuşak ve mutfak eşyası arasında da bir fark yoktur. Ayrı mahallelerde oturdukları gibi, karışık halde de yaşıyorlardı. Antep halkı arasında daha çok tek eşli evlilikler mevcuttur. 2 ve 3 hanımla evli olanların sayısı çok azdır. Buna göre, 84 kişiden 2 hanımla evli olanları sayısı 11, 3 hanımla evli olanların sayısı 2’dir. Gayr-i Müslimlerde 2 hanımla evli olan yoktur. Ailelerin çocuk sayıları da ortalama 2-4 arasında seyretmektedir. Anadolu’nun diğer şehirlerinde de benzer durum vardır, genellikle tek eşlilikler yoğundur, aile başına çocuk sayısı da 2-3 arasındadır. Terekelerde nadir olarak kitap çıkmaktadır. Bu da okur-yazar oranı hakkında bir fikir verebilir.
Dönem içinde incelediğimiz fiyatların, öteki Anadolu şehirleriyle pek farklı olmadığı anlaşılmaktadır. Bugün olduğu gibi, geçmişte de fiyatlar emtianın kalitesine, gayr-i menkul ise mevkiine, müştemilatına, canlı hayvan ise yaşına ve besili oluşuna göre belirlenirdi. Ücretlerle fiyatlar arasında bir uçurum yoktu, tersine ücretlerin satın alma gücü ile fiyatlar arasında bir denge olduğu söylenebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tarih |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2022 |
Gönderilme Tarihi | 27 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 1 |