Tarihi kitaplar; ümmetin çeşitli faaliyetlerini ve ilmi
ihtiyaçlarını kapsamaktadır. Alimler de bunları ilmi uzmanlıklarına göre farklı
yöntemlerle ele almışlardır. Ortaya çıkan tarihi kitapların bir çeşidi de;
İslam şehirlerinin tarihiyle ilgilenmek olmuştur. Zamanının tarihçilerinin
ilgilendiği İslam şehirleri Mekke, Medine ve Kudüs’tür. Kudüs müslümanların iki
kıblesinin ilki olması, Resulullahın Mirac'ının İsrası olması ve kendilerine
rıhle edilmesi tavsiye edilen üç mescidden biri olması dolayısıyla
müslümanlarca yüce bir mekana sahip olmuştur. Kur'an'ı Kerim bu durumu şu ayet
ile desteklemektedir; ''Kulunu ayetlerimizden bir bölümünü kendisine
gösterelim diye bir gece mescid-i haram'dan çevresini kutsal kıldığımız
mescid-i aksa'ya götüren (Allah), her türlü eksiklikten uzaktır. Şüphesiz O,
her şeyi işiten, her şeyi bilendir.'' Aynı şekilde resulullah da hadislerinde
bu mescidin önemini açıklamış, ona rıhle yapılmasını ve cephelerinde ribatta
bulunulmasını teşvik etmiştir. Kudüs'ün bu dini yüce öneminden dolayı
müslümanlar geçmişte ve halen onun faziletleri hakkında eserler yazmaktadır.
Bu yazma hareketini; Kudüs'ün faziletlerini ele alan, onun
hakkında söylenmiş hadisler ve eserler bağlamında kaleme alınan eserler
izlemektedir. Kudüs'ün bu dini ve tarihi öneminden dolayı hadisçiler ile
tarihçiler Kudüs'ün faziletleri hakkında şer'i ve akideyle ilgili olmayan
haberleri de işleyen eserler telif etmekle ortak bir paydaya sahip olmuşlardır.
Bu da hadis ve tarih rivayetleri arasındaki farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Çünkü
hadis rivayetleri fıkhi ve akidevi hükümler oluştururken, tarihi rivayetler ise
hadiseleri, hükmi kısımlarını dikkate almaksızın aktarır. İslam alimleri,
önceleri farklı ilimleri tedvin ederken isnad yoluyla naklediyorlardı. Ancak
hicri beşinci asrın bitiminden sonra isnada verilen önem azalmış, onun yerini
peyderpey olarak telifler ve kitaplar almıştır. Bununla birlikte hadis alimleri
İslam ümmetinin nakledilen şeylere karşı güven oluşması ve kalplerin mutmain
olması için isnad ilmini muhafaza etmeye devam etmişlerdir. Bundan dolayı her
iki ilim dalı kendi özel yöntemlerine göre farklılık göstermiş ve bu yöntemleri
doğrultusunda eserler telif etmişlerdir.
Bu araştırmamızda iki ilim dalının bu farklılıklarını
Abdurrahim el-Kureşî'nin ''Miftahu’l-Makâsıd ve Misbahu’l-Marasıd fi Ziyareti
Beyti’l-Makdis'' adlı eseri ile ed-Diyaul Makdisî'nin ''Fedâilu Beyti’l-Makdis''
adlı eseri çerçevesinde ele aldık.
Bu çalışmada tarihçiler ve hadisçilerin yöntemleri ile
alakalı bazı sorulara cevap bulmaya çalışacağız. Bu sorular; her iki ilimde
olayların konusuna göre sırasıyla aktarılıp aktarılmadığı, olayın aslının
tarihi rivayet olması dolayısıyla iki ilmin de isnadlı rivayet yolunu tutup
tutmadığı, dayandıkları kaynakların neler olduğu, olayları açıklamak ve aralarında
ki bağlantıları araştırmak için çaba gösterilip gösterilmediği, senet ve metin
tenkidi yapıp yapmadıklarının ortaya konulmasıdır.
Sonuçta; Hadisçiler ve tarihçilerin her ne kadar amaçları ve
araştırdıkları olayların konusu bir ise de kitaplarındaki konu dağılımı, kitaplarındaki
yol ve yöntemleri, dayandıkları ilmi kurallar farklılık göstermektedir. Tarihi
kitaplar ve hikaye kitapları araştırılan tarihi olayın portresinin
tamamlanabilmesi için tarihi olayları akışına göre dizer. Bundan dolayı senedi
zikretmek bu olay örgüsüne zarar verebilir. İbn Şays de Kudüs'ün faziletlerini
aktarırken bu tarihi örüntüye dayanmış, senedleri ve başka haberleri
işlememiştir. Bunu yaparken olayların zaman sırasına dikkat etmiştir. Buna
karşın Diyâ'nın hedefi ise Kudüs'ün faziletleri hakkında ki hadisleri senedleri
ile zikretmek olmuştur.
İbn Şayis çeşitli kaynaklara dayanmıştır. Başta İslami
kaynaklara dayanmıştır ki bunların başında da Kur'an-ı Kerim gelir. Sonrasında
nebevi sünnetler, alimlerin kaleme almış olduğu eserler ve bunlara ek olarak
semâ yoluyla almış olduğu ve kendisinin şahid olduğu önemli olaylar olmuştur. Hadisçi
olan Diyâ ise sadece nebevi hadisleri aktarmıştır. Bundan dolayı Kudüs'ün
faziletleri hakkında Peygamberin söylediği, müslümanları ilgilendiren; İsrâ,
Mi'rac ve deccalın ortaya çıkışı gibi önemli hadisleri aktarmıştır.
Tarihçiler Kur'an'a, mütevatir sünnete, müşahede edilmiş bir
olaya veya mütevatir olmuş bir olaya aykırı olmayan her türlü haberi kabul
ederler. Bundan dolayı İbn Şayis Peygamber efendimizin; İsrailoğullarından
nakilde bulunmanızda sakınca yoktur. hadisine dayanarak İsrailoğulları
hakkında fazlaca nakilde bulunmuş hatta akla ve mantığa uymayan bazı israiliyat
haberlerini de eleştirmeden aktarmıştır. Bundan dolayı bunların birçoğunun
zayıf olduğunu söylersek mübalağa etmiş olmayız. Hadisçiler ise önce kaynağa
daha sonrada kaynağın güvenirliliğine önem vermişlerdir. Buna bağlı olarak Diyâ
el-Makdisî eserindeki hadisleri senedleri ile zikredip hadis metinlerini
eleştirmeden bazen bu senedleri kendisi eleştirmiş bazen de diğer âlimlerin
sened hakkında ki görüşlerini aktarmaktan geri durmamıştır. İbn Şayis ise sened
zikretmemekle beraber metin tenkidini de ihmal etmiştir.
Aynı zamanda İbn Şayis de kitabında önceki ümmetlerin
haberlerinden ders çıkarıp faydalanmayı, nasihat etmeyi ve kendi kişisel
görüşlerini aktarmayı da ihmal etmemiştir. Bu ise tarihçinin sadece olay
örüntülerini aktarmadığını, aksine bu olayların tefsirine indiklerini, olaylar
arasındaki bağlantıları da aktardığını ifade etmektedir. Buna karşın Diyâ'nın
kitabının konusu ise Kudüs'ün faziletleri hakkında varid olmuş hadislerdir. Okuyucu
kendi başına bu hadislerden vaaz ve nasihatler çıkarabilmektedir.
Bu saydığım farklılıklar çalışma esnasında ortaya çıkardığım
önemli farklılıklardır. Bu farklılıklar her ne kadar hadisçiler ve tarihçilerin
yöntemine göre farklılık gösteriyor olsa da ancak bazen bir tarihçiden diğerine
ve bir hadisçiden bir diğerine de aynı şekilde farklılık gösterebilmektedir.
Umulur ki bu alanda da en çok fayda sağlayacak olan; her iki tarafın sened ve
metin tenkidine önep verip bu ikisini ihmal etmemesidir. Bundan dolayı da
tarihçiler ve hadisçiler arasında ortak konularda çalışmalar ve incelemeler
yapmak bu anlamda İslam kütüphanesini zenginleştirir. Baştan sona hamd
Allah'adır.
Muslims throughout
the Islamic ages were interested in the Al-Bait Al-Maqdis and its virtues, they
have written many books in order to explain its importance, and remind people
of its status,the follower of the authorship movement finds a large number of books
written on the virtues of this city ,They had a variety of research methods,
Because the background of who wrote in this topic is different their methods
are also different from others, This topic was written by Almuhadithun because
of the Prophet's Hadiths on Jerusalem, Historians also wrote in this subject;
because it is a historic place that there were great events, but there are
differences between these groups, Almuhadithun wrote according to their methods
which has characterized by following the rules of alasanyd, While others
according to the methods of historians who did not care for the rules of
alasanyd, to clarificate the difference between them, a comparison was made
between two workbooks, each related to a difference method, through a study of
their ways of writing the virtues of albayt almuqadas and the sources which
depends on, each of their goals, and knowing the benefit that each adds.
لقد عَني المسلمون عبر العصور الإسلامية بالبيت المقدس وفضائله وألفوا في
سبيل بيان أهميته وتذكير الناس بمكانته مؤلفات كثيرة، والمتتبع لحركة التأليف يجد
عدداً كبيراً من الكتب التي ألفت تُعنى بفضائل هذه المدينة، وما ورد فيها من
الأحاديث والآثار، وكان لهم في تآليفهم مناهج متنوعة، نظراً لاختلاف مشارب ومناهج
من تصدى للكتابة في هذا الشأن، فألّف في هذا المحدثون نظراً لوجود الأحاديث
النبوية التي تناولت بيت المقدس، كما ألّف فيه المؤرخون نظراً لكونه مكاناً
تاريخياً تعاقبت عليه أزمان وحوادث جسام، حيث شكل التاريخ الفضائلي أحد الفروع
المتميزة للتأليف التاريخي في الثقافة العربية الإسلامية، لكن كان هناك فروق بين
كيفية تناول كل طائفة منهما، فالمحدثون كتبوا وفق منهجهم الذي اتَّصف بالاهتمام
بالأسانيد، بينما غيرهم وفق منهج المؤرخين الذي تساهل في موضوع الأسانيد، ولتوضيح
الفرق بينهما عقدت مقارنة بين مُصَنَّفَين يرجع كل منهما إلى منهج، من خلال دراسة
لطريقتهم في تناول فضائل البيت المقدس، والمصادر التي يعتمدها، وهدف كل منهما،
ومعرفة الفائدة التي يضيفها كل منهما.
Birincil Dil | Arapça |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2019 |
Gönderilme Tarihi | 16 Eylül 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 3 |
Hadith Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.