Sûfîler, hâl ilmiyle temeyyüz etmiş bir zümredir. Bu zümre mensupları tevhîdi hâl boyutunda idrak edilmesi gereken bir husus olarak kabul etmişlerdir. Tevhîdin hâle dayalı idrakini de kendilerine has bazı ıstılahlarla ifade etmişlerdir. İfade ettikleri ıstılahlardan birisi cem‘ ve tefrika kavramlarıdır. Sûfîler, cem‘ kavramıyla tevhidin aklın ötesinde, manevî zevk ve neşveye dayalı olarak idrakini kastederler. Bu manada tevhidin sûfî lisanındaki karşılığı cem‘dir. Cem‘ mertebesine ulaşan kul, duygu yoğunluğuna bağlı olarak kâinatta vuku bulan her şeyde gerçek fâilin Allah olduğunu ve Hakk’ın dışında da gerçek bir varlığın olmadığını müşâhede eder. Bu müşahededen sonra kul, tefrika hâline dönerek kulluk vazifelerini daha önce zevk ettiği tevhide uygun olarak yerine getirir. Sûfîler kul için her iki hâli yani cem‘ ve tefrikayı zorunlu görürler. Onlara göre cem‘ hâlini zevk etmeden yaşanan tefrika hâli yani kulluk boyutu yetersizdir. Bu da Allah’ın sıfatlarını inkârdır. Tefrikasız cem‘ ise zındıklıktır. Bu anlayışlarına bağlı olarak sûfîler, doğal olarak bazı suçlamalara da maruz kalmışlardır. Bu suçlamalardan birisi cebrîlik, diğeri ise hulûl ve ittihaddır. Bu makalede sûfîlerin cem‘ ve tefrika anlayışları ve bu anlayışlarına bağlı olarak da kendilerine yöneltilen bazı kelamî problemler irdelenmeye çalışılacaktır.
Sufis are a coterie that has distinguished themselves thanks to the lore of the state. Members of this group acknowledged that oneness should be understood in the dimension of the state. They defined this state with some unique terms. Some of the terms they used are combining and differentiation. By combining, the Sufis mean that the oneness of Allah is beyond reason and based on spiritual pleasure and joy. In this sense, the equivalent of oneness in the Sufi language is combining. Depending on the intensity of his emotions, the servant who reaches this state observes that the real agent in everything that takes place in the universe is Allah and that there is no real existence outside of Him. After this observation, the servant turns into the state of differentiation and fulfils his servitude duties in accordance with the state of oneness that he enjoyed previously. Sufis consider both states, combining and differentiation, are necessary for a servant. For them, the state of differentiation experienced without enjoying the state of combining is insufficient for a full servitude. This is also a denial of Allah's attributes. On the other hand, combining without differentiation is heresy. As a result of these thoughts, the Sufis received some heavy criticism. Some of these criticisms are coerciveness, incarnation and embodiment. In this study, it is aimed to examine Sufi understanding of the terms combining and differentiation and some relevant theological problems that arise out of such understandings.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2020 |
Kabul Tarihi | 3 Aralık 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 44 |
Harran İlahiyat Dergisi-Harran Ilahiyat Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.