Nazîre, bir şâirin bir şiiri esas alarak aynı vezin, aynı kafiye veya redifte ve aynı konuda yeni bir şiir ortaya koyması olarak tanımlanmaktadır. Hemen her şâir kendinden önce yaşamış veya çağdaşı şâirleri taklit ederek, beğendikleri şiirlerin benzerini veya daha güzelini yazmaya çabalayarak nazîre yazma girişimlerinde bulunmuş ve çoğu zaman bunun sonucunda başarılı veya başarısız sayılmışlardır.
XVII. yüzyılın önemli simalarından ve üstat şâirlerden biri sayılan Nâbî, kendine has hikemî üslubuyla kendisinden sonra gelen birçok şâiri etkilemiş, bu şâirler tarafından takip ve takdir edilmiştir. Nâbî’nin dilden dile dolaşan ve neredeyse ezbere bilinen “bu” redifli na’atına, edebiyatımızda yazılan nazîre sayısının çok olması, bu şiirin ne kadar beğenildiğinin bir işaretidir. Bahsi geçen na’ata nazîre yazan şâirlerden birisi de, son şeyhülislamlardan Mustafa Sabri Efendi’nin oğlu İbrahim Sabri Efendi’dir. XX. yüzyılda İbrahim Sabri Efendi’nin babasının ve kendisinin sakıncalılar listesine eklenmesi ile başlayan sürgün hayatı dünyanın farklı ülkelerinde geçmiştir. Türk şâirleri arasında neredeyse unutulmuş olan İbrahim Sabri Efendi, “Mısır Dâneleri” adlı eserindeki şiirleri ile bir döneme ışık tutmuştur. Eserinde, Osmanlı kültür, tarih ve dil bilincini işlemiş, millî ve manevî değerleri ön planda tutmuştur.
Çalışmamızda öncelikle nazîre ve nazîrecilik geleneği konusu ana hatları ile ele alınmış, ardından Nâbî’nin “bu” redifli na’atına İbrahim Sabri Efendi tarafından yazılan nazîre tanıtılmıştır. Nazîrenin zemin şiir ile benzer ve farklı yönleri ortaya konulmaya çalışılmış; yazılan nazire, zemin şiir ile mukayese edilerek şerh edilmiş ve edebî değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Nazîre, it is defined as a poet’s putting forward a new poem in the same meter, same rhyme or repeated voice and on the same subject, based on a poem. Almost every poet tried to write nazîres by imitating poets who lived before him or his contemporaries, trying to write similar or better poems, and they were often considered successful or unsuccessful as a result.
Considered one of the important figures of the 17th century and one of the master poets, influenced many poets who came after him in his unique style and was followed and appreciated by these poets. The high number of nazîre written in our literature for Nâbî's na'at with “bu” redif, which is widely known and known almost by heart, is a sign of how much this poem is admired. One of the poets who wrote the aforementioned naat nazîre is İbrahim Sabri Efendi, the son of Mustafa Sabri Efendi, one of the last sheikh al-Islams. His exile life, which started in the 19th century with the addition of İbrahim Sabri Efendi's father and himself to the list of undesirables, passed in different countries of the world. İbrahim Sabri Efendi, who is almost forgotten among Turkish poets, shed light on a period with his poems in his work called “Mısır Dâneleri (Egyptian Grains)”. In his work, he dealt with the Ottoman culture, history and language consciousness and kept national and spiritual values in the foreground.
In our study, first of all, the subject of nazîre and the tradition of nazîre was discussed with its main lines, then the nazîre written by İbrahim Sabri Efendi was introduced to Nâbî's na’at with “bu” redif. Similar and different aspects of nazîre with ground poetry have been tried to be revealed; The nazire written was compared with the ground poem and annotated and literary evaluations were made.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
ULAKBİM-DERGİPARK Bünyesinde Faaliyet Gösteren HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature)
Türk Dili ve Edebiyatı Alanında Yayımlanan Uluslararası Hakemli Bir Dergidir.