Early modern Istanbul housed a variety of resident embassies and extraordinary (ad hoc) missions. Researchers have so far unearthed many aspects of the diplomatic protocol followed by the Ottoman administration for incoming emissaries, such as the
provisioning system, reception ceremonies or embassy buildings. Present study, however, tries to understand if there was any difference (in the treatment of the ad hoc
missions) between the states that had permanent embassies in Istanbul and those that did not. The unit of analysis chosen for the study is two emissaries of the Swedish Kingdom sent to Istanbul in the seventeenth century (Paul Strassburg, 1632-3 and Claes Rålamb, 1657-8). Ottoman fiscal records and the emissaries’ selfproduced documents constitute the source material. The research suggests that the Ottomans did not much
differentiate in the diplomatic protocol regarding the ad hoc missions between the states that had resident embassies and those that did not. Furthermore, the
Swedish case suggests that the real challenge faced by the ad hoc Swedish diplomats was their lack of cultural and political knowledge vis-à-vis the Ottomans, a gap they
tried to bridge by having recourse to other fellow Protestant resident emissaries in Istanbul.
Extraordinary embassies ad hoc diplomacy Ottoman diplomacy Swedish Kingdom tayinat system robe of honour
Yeni Çağ Avrupa’sının diplomatik merkezlerinden biri olan İstanbul, gerek mukim (daimi) gerekse fevkalade (ad hoc) misyonlara ev sahipliği etmekteydi. Gelen elçilere uygulanan
Osmanlı diplomatik muamelatı, tayinat sistemi, huzura kabul törenleri veya elçilik yerleşimleri gibi ölçekler üzerinden literatürde yerli ve yabancı araştırmacılarca incelenmiştir. Mevcut çalışma ise, mukim elçilik bulunduran ve bulundurmayan devletlerin gönderdiği fevkalade elçiler arasında fark olup olmadığı sorusuna cevap aramaktadır. Bu meyanda vaka analizi için seçilen örnek, on yedinci yüzyılda
İsveç Krallığı’nın İstanbul’a gönderdiği iki fevkalade misyondur (Paul Strassburg, 1632-3 ve Claes Rålamb, 1657-8). Hem Osmanlı maliye kayıtları hem de İsveç elçilerinin yazmış
olduğu raporlar başlıca kaynakları teşkil etmektedir. Yapılan tetkikte Osmanlıların izlediği karşılama töreni, huzura kabul seremonisi, hilat takdimi ve tayinat gibi teşrifat süreçlerinde; mukim elçilik bulunduran ve bulundurmayan devletlerin fevkalade elçileri arasında büyük ayrım gözetmediği ve teşrifatın tarafsız bir kurallar bütünü izlediği ortaya çıkmıştır. Ayrıca, bu iki elçilik süreci üzerinden, mukim elçilik bulundurmayan devletlerin Osmanlı diplomatik ve siyasi atmosferine dair bilgi ve tecrübe eksikliği yaşadığı
gösterilmektedir. Bu handikabı aşmak için İsveç elçilerinin İstanbul’daki hemmezhepleri Protestan devletlerin mukim elçilerine başvurduğuna dikkat çekilmiştir.
Fevkalade elçilik ad hoc diplomasi Osmanlı diplomasisi İsveç Krallığı tayinat sistemi hilat
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yeniçağ Osmanlı Tarihi |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 4 Şubat 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 14 Sayı: 3 |