Sezaryen, doğal olmayan durumlarda,
karın ve döl yatağının kesilerek bebeğin alınması olarak tanımlanmaktadır. Tıbbi
açıdan gerek duyulduğunda, sezaryen, perinatal mortalite ve morbiditeyi etkili
olarak önleyebilmektedir. Ancak tıbbi gerekçe olmaksızın uygulandığında, tıbbi
ve etik temelli tartışmalara neden olmaktadır. 19. yy’ın ikinci yarısından
itibaren obstetrik uygulamanın bir parçası olarak görülmeye başlanmasıyla
sezaryen doğumlarda artış olmuş ve bu artış karşısında Dünya Sağlık Örgütü,
sezaryan doğum oranlarının %10-15 arasında olması gerektiğini ifade etmiştir. Öte
yandan ülkemiz sezaryen oranları açısından dünyada ilk sırada yer almaktadır.
Bu durumun nedenlerinden biri, antenatal bakım, doğum ve postnatal bakımda,
ebelerin rol ve sorumluluklarını istendik düzeyde yerine getirememesi olarak bildirilmektedir.
Ebeler, Uluslararası Ebeler Konfederasyonu’nun ebelik etik kodlarını rehber
alarak; kadınların ve fetüs/yenidoğanın sağlık ve esenliklerini artırma
misyonuyla, tüm uygulamalarında etik önlemleri alma yükümlülüğü ile hizmet vermektedir.
Bu doğrultuda doğumu doğal fizyolojik bir süreç olarak gören ebeler, etik
yaklaşımı barındıran bakış açısıyla, fertilizasyon öncesi dönemi de dikkate
alarak gebeliğin başından itibaren destekleme, izleme ve danışmanlık yapma
rolleri ile kadının doğuma ilişkin korkularını giderebilmelidir. Böylece kadının
tercihine bağlı gereksiz sezaryen girişimi sorunu çözümlenebilecektir. Bu makalede
ülkemizde doğum yerine sezaryenin neden tercih edildiği analiz edilerek,
ebelerin sezaryen oranını düşürmedeki rolleri açıklanacaktır.
The cesarean section
is defined as the removal of the baby by cutting the abdomen in unnatural
conditions. When the cesarean is medically necessary, the perinatal mortality
and morbidity can effectively prevent. However, when applied without medical
reasons, it causes medical and ethical based debates. Since second half of the
19th century, cesarean births began to be seen as part of obstetric practice,
and in response to this increase, the World Health Organization stated that
cesarean birth rates should be between 10-15%. On the other hand, our country
ranks first in the world in terms of cesarean rates. One of the reasons for
this is reported to be that it can’t fulfil the roles and responsibilities of
midwives at the desired level in antenatal care, delivery and postnatal care. The
midwives, by taking the guide ethic codes of the International Confederation of
Midwives; with the mission of increasing the health and well-being of women and
fetus / newborn serve with the obligation to take ethical precautions in all
their practices. In this direction, midwives who see birth as a natural
physiological process, taking into account the pre-fertilization period with an
ethical perspective since beginning of pregnancy with supporting, monitoring
and advising consultancy roles should be able to resolve of the women fears
about birth. In this way, the problem of unnecessary cesarean attempt depending
on the woman's preference can be solved. In this article, analysed why cesarean
section is preferable to birth in our country, the role of midwives in
decreasing cesarean rate will be explained.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | DERLEME YAZILARI |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 6 Sayı: 1 |