Aristoteles Poetika adlı eserinde katharsis kavramını merkeze alarak tiyatronun insanları duygularından arındırmada, eğlendirmede ve eğitmede oynadığı rol üzerinde durur. Aristoteles’in görüşleri sonraki dönemlerde tiyatro sanatının dışında diğer yazın türleri için de bir kurala dönüşür. Halkı eğlendirerek eğitme anlayışı Batı’da XIX. yüzyıla kadar devam eder. Türkiye’de ise yazının toplumu eğitmedeki önemi çağdaşlaşmanın başladığı Tanzimat yıllarında fark edilir. Dönemin aydınları roman, tiyatro ve öykü gibi yazınsal türleri memleketi gerilikten, gericilikten kurtarmak için kullanır. Böylece diğer alanlarda olduğu gibi yazında da bir aydınlanma devinimi ortaya çıkar. Tanzimat’ın ilk yıllarında başlayan ve 1870’lerde ivme kazanan Türk aydınlanması, II. Abdülhamit döneminde yavaşlasa da sürer. Ağır bir sansürün gölgesinde yazarların yapıt verdiği “İstibdat Devri”nde romancılığa başlayan Hüseyin Rahmi, teokratik devlet anlayışından laik Cumhuriyet’e geçiş sırasında ve sonrasında yazdığı romanlarıyla Türk ulusunu dogmatik zihniyetten, gericilikten, hurafelerden arındırmaya çalışır. Bu gayretlerinin en önemli göstergelerinden biri de bu çalışmanın konusu olan Deli Filozof’tur. 1930’ların başında kaleme aldığı yapıtında Hüseyin Rahmi, Cumhuriyet rejiminden de güç alarak okuru; din, yazgı, ekonomi, eğitim, kinin ve cinayetin yanlışlığı, bilgisizliğin doğurduğu olumsuz sonuçlar gibi farklı konularda aydınlatmak ister. Çalışmada Hüseyin Rahmi’nin aydınlanma düşüncesini vermek için ele aldığı konuları başarılı bir biçimde temalaştırıp temalaştırmadığı açığa çıkarılmaktadır.
In his work titled Poetics, Aristoteles focuses on the concept of katharsis and the role that theatre plays in relieving people of their emotions, and entertaining and educating them. The idea of educating the public by engaging was developed in the XIX century in the West. In Turkey, the importance of writing in educating society was realized during the Tanzimat years, when modernisation began. The intellectuals of the period used literary genres such as novels, theatre and short stories to save the country from backwardness and reactionary. Thus, an enlightenment movement arises. The Turkish enlightenment, which began in the early years of the Tanzimat and gained momentum in the 1870s, continues even though it slowed down during the reign of Abdulhamit the Second. Hüseyin Rahmi, who started his career as a novelist in the “Istibdat Devri”, where writers gave works under the shadow of severe censorship, tried to purify the Turkish nation from dogmatic mentality, reactionism and superstitions with his novels written during and after the transition from a theocratic understanding of the state to the secular Republic. One of the most important indicators of these efforts is the Mad Philosopher, the subject of this study. In his work written in the early 1930s, Hüseyin Rahmi, taking power from the Republican regime, wants to enlighten the reader on different topics such as religion, fate, economics, education, the wrongness of hatred and murder, and the negative consequences caused by ignorance. The study revealed whether Hüseyin Rahmi successfully themed the topics he covered to give the idea of enlightenment.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 15 Mayıs 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 21 Haziran 2023 |
Gönderilme Tarihi | 6 Nisan 2022 |
Kabul Tarihi | 13 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 40 Sayı: 1 |
Bu eser Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.