Öz: İlk uygarlıkların erken dönemlerinde yaratıcı alanlar olarak kabul edilen sanat ve zanaat alanları giderek bir değer kaybına uğradı ve zamanla basit el işleri olarak kabul edildi. Bu kabul, Ortaçağ boyunca hâkim oldu. Rönesans’la birlikte ise sanat ve zanaat arasında sanatların lehine bir gelişme, bir statü farklılığı gerçekleşti. Bu statü farklılığı, 19. yüzyılın ortasında Art and Craft Hareketi’nin günlük yaşamda tasarımın önemini vurgulamaya başlamasının ardından, 20. yüzyılın başlarında da Bauhaus’un benzer iddiaları sürdürmesiyle ortadan kalkmaya başladı. 1960’lı yıllardan itibaren de feministlerin iplik, dikiş ve iğne işi ile kadın tarihi ve hakları açısından ilgilenmeye başlamasının ardından domestik zanaatlar olarak kabul edilen iplik ve kumaşa dayalı alanların statüsündeki yükselme ivme kazandı. Böylece tarihi Üst Paleolitik Çağ’a kadar götürülebilecek iplik, bazı çağdaş sanatçılar tarafından kendi deneysel yaklaşımlarının bir parçası olarak kullanıldı. Sanat ve zanaat, kadın sanatçılar ve erkek sanatçılar, boya ve iplik arasındaki mücadele; ipliğin, sürekli genişleyen sanat alanına yeni bir çağdaş sanat formu olarak dâhil olmasına olanak sağladı. Böylece, goblen ya da nakış olarak adlandırılan zanaat alanları iplik sanatı olarak yeniden kavramsallaştırıldı. Literatür taramasına ve doküman incelemesine dayalı olarak gerçekleştirilen bu çalışmada, geleneksel sanat tarihi perspektifi içinde ‘zanaat’a karşı ‘sanat’ biçiminde atanan değer yargılarındaki kırılmaların nasıl gerçekleştiğinin, ardından da yüksek sanat olarak kabul edilegen boya resmi ile mücadelesinin incelenmesi amaçlandı. Lenore Tawney, Sheila Hicks, Claire Zeisler, Louise Bourgeois ve Orly Cogan gibi çağdaş sanatçıların, bu mücadelede ipliği nasıl yorumladığı da araştırmanın önemli problemlerinden biri oldu.
Abstract: Arts and crafts were accepted as creative and divine fields during first civilisations. But by experiencing a loss of value they were considered as simple crafts from the classical period until Renaissance. The status differences between arts and crafts, which emerged with the Renaissance, began to disappear with the Art and Craft Movement which emphasized the importance of design in everyday life in the middle of nineteenth century. Since 1960’s the feminist artists interested with yarn, fiber, sewing and needlework on account of women's history and rights. So, the important changes were realised in the status of fiber and fabric based arts which were regarded as domestic crafts. Thus, the contemporary artists embraced the use of fiber, needle work which can be traced until upper Palaeolithic age. The struggle between art and craft, men and women, paint and fiber provided fiber to be considered as a contemporary art form into over-expanding field of art. Thus, craft area, called tapestry or embroidery is reconceptualised as fiber art. This article is based on literature research and aimed to study, how the breakage occurred in the value judgements assigned as ‘art’ versus ‘craft’ which are shaped in the traditional art history perspective. And this paper studied the struggle of fiber and fabric based arts against paint based arts and sculpture which have been regarded as high arts for centuries. One of the most important problems of this article is how contemporary artists, such as Lenore Tawney, Sheila Hicks, Claire Zeisler, Louise Bourgeois, and Orly Cogan used the fiber during this process.
Nakış Sanat İplik Sanatı Zanaat Kadın Sanatçı. (Art Craft Women Artist Embroidery Fiber Art.)
Bölüm | Tüm Sayı |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 9 Kasım 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 4 Sayı: 8 |