The impact of social entrepreneurship in the world and its importance in sustainable development began to be better understood after the 1990s. Especially social enterprises that develop proactive business models with their innovative aspects have started to play important roles. Social enterprises that adopt structures that produce economic activities instead of reactive structures waiting for donations can produce sustainable and repeatable social benefits with the incomes they get from these activities. The Turkish Red Crescent Society, which was established in the last period of the Ottoman Empire, with the common name of Hilal-i Ahmer, is also counted among these social enterprises. The Red Crescent, which was established as a society as it was called in the period, today includes thirteen joint stock companies. The economic activities, which started with the production of Karahisar mineral water, have expanded in many different areas from tent production to health, from logistics services to financial investment. It is observed that criticisms have been brought to the existing structure of the Red Crescent through its activities in disasters. In this study, the current structure of the Turkish Red Crescent Society is evaluated from the perspective of social entrepreneurship and disasters. The arrangement of the economic activities of the Red Crescent as joint stock companies that are offered to the public; It is considered that it can produce faster and innovative solutions in disasters. In this way, it is concluded that the Red Crescent will be able to fulfill its corporate and social responsibilities in a more efficient, more effective, transparent, auditable and accountable manner.
Entrepreneurship Social entrepreneurship Red Crescent Corporate and social responsibility Disaster
Sosyal girişimciliğin Dünya’daki etkisi ve sürdürülebilir kalkınmadaki önemi 1990’lardan sonra daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Özellikle inovatif yönleriyle proaktif iş modelleri geliştiren sosyal girişimler, önemli roller oynamaya başlamıştır. Bağış bekleyen reaktif yapılar yerine iktisadi faaliyetler üreten yapıları benimseyen sosyal girişimler, bu faaliyetlerden elde ettiği gelirlerle sürdürülebilir ve tekrarlanabilir sosyal faydalar üretebilmektedir. Hilal-i Ahmer yaygın adıyla Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde kurulan Türk Kızılay Derneği de bu sosyal girişimler arasında sayılmaktadır. Dönemdeki tabiriyle cemiyet olarak kurulan Kızılay bugün on üç adet anonim şirketi bünyesinde barındırmaktadır. Karahisar maden suyunun üretimi ile başlayan iktisadi faaliyetleri günümüzde çadır üretiminden sağlığa, lojistik hizmetlerinden finansal yatırıma kadar birçok farklı alanda genişlemiştir. Afetlerde gerçekleştirdiği faaliyetler üzerinden Kızılay’ın mevcut yapısına eleştirilerin de getirildiği gözlemlenmektedir. Bu çalışmada Türkiye Kızılay Derneği’nin mevcut yapılanması, sosyal girişimcilik ve afetler perspektifi ile değerlendirilmektedir. Kızılay’ın iktisadi faaliyetlerinin halka arz olan anonim şirketler halinde düzenlenmesinin; afetlerde daha hızlı ve inovatif çözümler üretebileceği değerlendirilmektedir. Bu sayede Kızılay’ın daha verimli, daha etkin, şeffaf, denetlenebilir, hesap verebilir bir biçimde kurumsal ve sosyal sorumluluklarını yerine getirebileceği sonucuna varılmaktadır.
Girişimcilik Sosyal Girişimcilik Kızılay Kurumsal ve Sosyal Sorumluluk Afet
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Yönetim Sosyolojisi |
Bölüm | Tüm Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Mart 2024 |
Gönderilme Tarihi | 3 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 13 Şubat 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 12 Sayı: 23 |