Islamic historians were criticized about they are S̲h̲īʿī or they have S̲h̲īʿism tendencies. Masʿūdī is one of the Islamic historians who address this criticism. Some people said he was part of the Imāmiyya of S̲h̲īʿa and some people said he has a tendency of S̲h̲īʿa and they provided different reasons about these narratives. When the existing works of “Murūd̲j̲ ald̲h̲ahab” and “al-Tanbīh wa ’is̲h̲rāf” are analyzed, it is seen that these claims do not reflect the truth. It seems the scholars from the Imāmiyya of S̲h̲īʿa wanted to show Masʿūdī from their sect. For this purpose, they attributed the work named “It̲h̲bāt al-waṣiyya li ’l-Imām ʿAlī b. Abī Ṭālib”. This is not true but Masʿūdī had fondness and tendency about ʿAlī b. Abī Ṭālib and his lineage. The language which he used for ʿAlī b. Abī Ṭālib and his lineage shows this truth. In this work, it was seen that the criticisms against Islamic historians must be based on strong evidence. Declarations and expressions of individuals are important at this point. Otherwise, it may be possible to show Islamic historians and works differently. This may lead to a prejudicial approach about utilizing the works of these historians.
Islamic History, al-Masʿūdī, S̲h̲īʿa, Tas̲h̲ayyuʿ, Criticism.
İslam tarihçileri zaman zaman Şiî veya Şiîliğe eğilimi (teşeyyu‘) olmakla tenkit edilmiştir. Mes‘ûdî, söz konusu eleştiriye muhatap İslam tarihçilerinden birisidir. Bazıları Mes‘ûdî’nin İmâmiye Şîa’sından olduğunu söylemişlerdir. Bazıları ise onun Şiîliğe eğilimi (teşeyyu‘) olduğunu iddia etmişlerdir. İddialarına farklı gerekçeler ortaya koymuşlardır. Onun elimizdeki eserleri Mürûcü’z-Zeheb ile et-Tenbîh ve’l-İşrâf incelendiğinde söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Görüldüğü kadarıyla İmâmiye Şîa’sına mensup alimler, Mes‘ûdî’yi kendi mezheplerinden göstermeye çalışmaktadırlar. Onlar, bu amaçla İsbâtü’l-Vasiyye li’l-İmâm Ali b. Ebî Tâlib isimli eseri ona nispet etmektedirler. Bu doğru bir husus değildir. Ancak Mes‘ûdî’nin Hz. Ali ve evladına karşı bir muhabbetinin ve meylinin olduğu da görülmektedir. Onun, Hz. Ali ve evladı için kullandığı dil bu gerçeği göstermektedir. Bu çalışmada, İslam tarihçilerine yöneltilen tenkitlerin sağlam delillere dayalı olması gerektiği görülmüştür. Kişilerin beyanları ve açık ifadeleri bu noktada önem arz etmektedir. Aksi taktirde İslam tarihçileri ve eserlerini farklı gösterme söz konusu olabilir. Bu da söz konusu tarihçilerin eserlerinden yararlanma konusunda önyargılı bir yaklaşıma sebep olabilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Orjinal Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Kasım 2020 |
Gönderilme Tarihi | 29 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 4 Sayı: 2 |